1 Temmuz 2009 Çarşamba

Mavi Bilgisayar Battı !

Evet arkadaşlar inanılacak gibi değil ama sayılı bilgisayar şirketlerinden biri olan mavi bilgisayar battı. 28.06.2009 tarihi gecesinde Mavi Çukurambar şubesine tırları getirip içerideki ürünleri yükleyerek, şubeyi boşaltmışlar. 5 mağazasınıda boşaltmaya başlamış. İnternet siteleride kapatılmış durumda..


Mavi bilgisayarda çalışan arkadaşlara tüm yüreğimle geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum

Krizin türkiyeyi teğet geçtiği...

18 Haziran 2009 Perşembe

Cildiniz İçin En Önemli Olan 5 Öneri



Cildiniz İçin En Önemli Olan 5 Öneri


Yıllar ne kadar çabuk ilerlerse ilerlesin, hep genç kalan ve yıllara meydan okurcasına bir cilde mi sahip olmak istiyorsunuz? Fakat tam olarak ne yapmanız gerektiği konusunda emin değilsiniz, nelerden kaçınmalı neler uygulamalısınız… Öyleyse yazımızın devamını dikkatlice inceleyin, cildiniz için 5 önemli ipucu paylaştığımız bu yazımızı sizin için hazırladık…


Daha Genç Bir Cilde Sahip Olabilir Miyim?
Elbette ki birçoğumuz bu soruyu soruyoruz kendimize, estetik bir görünüme sahip cilde ben de sahip olabilir miyim diye… Tek yapmamız gereken doğru bildiğimiz yanlışlardan kaçınmak olmalı, böylelikle daha sağlık cilde sahip olabiliriz. İşte sağlıkllı bir cilt için 5 estetik yöntem…
Kafanıza Takmayın
İşe önce zihinlerimizdeki tedirginliğimizi gidererek başlamalıyız! İçimizdeki cildim yıpranıyor, aman ne yapmalıyım gibi tedirginlikleri bir kenara bırakın, bunları kafanıza takmayın. Kısacası boşver gitsin… Eğer kullandığın cilt bakım ürünü hala cildine bir fayda sağlamıyorsa, o ürünü kullanmaktan vazgeç boşa para harcamamış olursun. İşe para harcamakla değil, zihnimizi duru bir hale koymakla başlayalım…
Kırmızıyı Sev
“Kalbini Sev, Kırmızı Giyin” demeyeceğiz, Cildini Sev, Kırmızı Takıl şeklinde bir yaklaşım sergileyeceğiz. Kırmızı renk sizi daha canlı tutacaktır, ve zinde bir beden doğal olarak sağlıklı bir cildi sunacaktır bizlere. Yakın zamanda İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre de kırmızı domates püresinden günde 5 kaşık alan denekler almayanlara göre güneşin zararlarına daha az maruz kalmış, sanırım bu da “Kırmızı Sev”memiz için bize bir sebep olacaktır…
Kızartmalardan Uzak Durmayı Unutma
Özellikle yağ deposu olan kızartmalardan uzak durmanız gerektiğini asla unutmayın. Elbette ki hiç yememezlik yapmayın, kimi zaman kendinizi mutlu etmek adına kızartmalar yiyebilirsiniz. Cildiniz ile ruh sağlığınız arasında bir paralellik vardır, bunu unutmayın… Fakat cildinizin aşırı yağlanması ihtimalini de düşünerek kızartmalardan olabildiğince uzak durmalısınız…

Doğal Olandan Yana Ol
Cilt bakım ürünleri olarak son zamanlarda oldukça büyük bir artış yaşanıyor. Burada sizin dikkatli olmanız gerekiyor, çünkü doğal ya da organic olduğunu iddia eden bu ürünlerin hepsi de yeteri kadar doğal olamayabiliyor. Yerli güvenilir firmalar ve Avrupa menşeeli nadir firmaların cilt bakım ürünlerini tercih etmeniz önerilmektedir.
Duş Almaktan Korkma
Cildinizin su ile dinlendirilmesi yaşlanmayı ve ciltte belirebilecek olan kırışıklıkları kolaylıkla önleyecektir. Erken yaşlanmak istemiyorsanız ya da daha güzel bir cilde sahip olmak istiyorsanız sık sık duş almayı ihmal etmeyin, kimi zaman yüzünüzü soğuk su ile uyarabilirsiniz. Elinizi ve yüzünüzü duş almanın dışında gün içerisinde sık sık yıkamanız cilt sağlığınız açısından oldukça önemlidir…

Orgazmı Kadınlarda yürüyüşünden de belli olabiliyor

Orgazmı Kadınlarda yürüyüşünden de belli olabiliyor
Kadınların orgazm olup olmadıkları yürüyüşlerinden belli oluyor..
Belçika’da yapılan bir araştırmada kadınların yürüyüş tarzı ile orgazm yeteneği arasında ilişki olabileceği ortaya çıktı.
Belçikalı bilim adamları yaptıkları bir araştırmayla kadının yürüyüş tarzını orgazm olabilme haliyle ilişkilendirdi. Araştırmaya göre enerjik ve düzgün uzum adımlarla yürüyen kadınlar, sık ve şiddetli orgazm yaşıyor. Yürüyüşün ritminden, enerjikliğinden, tarzından ve kasların sıkılığı ya da gevşek oluşundan kadının vajinal orgazm deneyimlerini anlamak mümkün olabiliyor.
Araştırma Belçika’daki Louvain Üniversitesi ve West Scotland Üniversitesi’nde yapıldı. Öğrencilere cinsel davranışlarına dair sorular soruldu. Öğrenciler verdiklere cevaplara göre iki gruba ayrıldı. İlk grupta her zaman ya da sık sık orgazm olanlar yer alırken, hiç orgazm olmayan ya da nadiren orgazm olanlar ikinci grupta yer aldı. Daha sonra deneklere 100 metre boyunca kumsalda olduklarını düşünerek, 100 metre de kumsalda aşık oldukları kişiyle birlikte olduklarını düşünerek yürümeleri istendi. Hangi deneğin hangi grupta olduğunu bilmeyen iki seksologdan, yürüyüşlerine bakarak deneklerin hangi grupta olduklarını tahmin etmeleri istendi. Sonuçta seksolaoglar sık orgazm olan kadınlarla nadiren olanları yüzde 81 oranında tahmin etmeyi başardı.
Sonuçları değerlendiren, West Scotland Üniversitesi öğretim üyesi Stuart Broady, yürüyüş ile vajinal orgazm arasındaki ilişkinin çok abartılmaması gerektiğine dikkat çekti. Broady, Toplumda kadınlarla ilgi yakışıksız ve aptalca sıfatları doğrulayacak değerlendirilmelerden uzak durulmalı dedi ve ekledi: Sonuç olarak vajinal orgazm yaşayanlar pelvise bağlı kasların serbest olduğu kadınlar… Ayrıca yürüyüş bacaklar, pelvis ve omurganın bileşimiyle oluşan ve biçimini kontrol edemeyeceğimiz bir hareket.Buna karşın Broady, yürüyüş sırasındaki atılan adımın uzunluğunun ve omurganın biçiminin kadınların orgazm olma potansiyallerinin bir göstergesi olabileceğini ifade etti ve Yürüyüş sağlıklı olmanın ya da iyi bir cinsel yaşamın göstergesi olabilir ama orgazmla ilgili öngörüleri büyütmemek gerekir dedi.
ORGAZM MUĞLAK BİR KONU
Teksas Üniversitesi’nde cinsellik üzerine araştırmalar yapan Tierney Austin ise kadınlarda orgazmın sağlayan nedenler üzerinde tam bir anlaşma sağlanamadığı belirterek, ‘kadın orgazmı pek çok faktörün bir bileşenidir’ görüşünü savundu.

Erken Boşalmada En Büyük Etken Sünnet

Uzmanlar hatalı yapılan sünnetin ileride sertleşme ve erken boşalma sorunlarına neden olduğunu söylüyorlar.Okulların kapanması ile birlikte sünnet mevsimine girilirken, ürolog Dr. Hakan Güzel, erkekliğe ilk adım olarak bilinen sünnetin uzman ellerde yapılmasının cinsel yaşam için büyük önem taşıdığını, hatalı yapılan sünnetin ileride sertleşme ve erken boşalma sorunlarına neden olduğunu söyledi.Adana’daki Cinsel Yaşam Üroloji, Psikiyatri ve Cinsel İşlev Bozuklukları Merkezi’nin kurucusu Dr. Hakan Güzel, mahallelerde ‘sünnetçi’ olarak bilinen ehil olmayan kişilere sünnet yaptırılmamasını istedi. Bu kişilerin yaptığı hatalı sünnetlerin aşırı kanama, iltihaplanma, bulaşıcı sarılık, penis başının çürümesi, peniste eğrilik sorunları yaratabildiğini belirten Dr. Güzel, “Elektrokoter veya lazer kullanılan sünnetlerde dokuda gizli yanıklar oluşabiliyor. Böyle hatalı yapılan sünnetler, kişiye ilerleyen yıllarda sertleşme ve erken boşalma sorunları yaşatıyor” dedi.Dr. Güzel, çocuğun yaşının da sünnette önemli bir nokta olduğunu vurgularken, 0- 2 yaş arasındaki çocukların lokal anestezi ile sünnet edilebileceğini, ancak 2- 7 yaş arasındaki çocuklara ruhsal açıdan etkilenmemesi için mutlaka genel anestezi uygulanması gerektiğini anlattı. Dr. Güzel, 8 yaş ve üzeri çocukların sünnetinin ise lokal anestezi ile yapılabileceğini kaydetti.‘ERKEN BOŞALMA ORANI YÜZDE 30’Yapılan araştırmalarda, Türk erkekleri arasında erken boşalma görülme sıklığının yüzde 30 olduğunun ortaya çıktığını kaydeden Dr. Güzel şu bilgileri verdi:“Erken boşalma ilişkinin hemen başında, ön sevişme veya vajinal girişin ilk bir dakikası içinde erkeğin boşalmasını kontrol edememesi, ilişkilerinin tamamının da bu şekilde olması halidir. Erken boşalmanın toplumumuzda görülme sıklığı yüzde 30’dur. Erken boşalmanın tanımında erkeğin vagen içinde kalış süresi çok önemlidir. Kaliteli bir cinsel ilişki için erkeğin sertliğinin tam ve vagen içinde kalma süresi ortalama 8- 15 dakika olmalıdır. Türkiye’de yapılan çalışmalarda, bu süre ortalamanın çok altında olup 3.7 dakikadır.”
Bu nedenle erkek çocuklarının sünnet edilirken cerrahi sünnet edilebilir olmasına dikkat edin.

5 Mayıs 2009 Salı

% 100 GARANTİ -27 DOLAR HESAPTA-İSTEDİĞİNİ YAP-İSTER RAPİD AL .. İSTER HARCA

% 100 GARANTİ -27 DOLAR HESAPTA-İSTEDİĞİNİ YAP-İSTER RAPİD AL .. İSTER HARCA


http://www.awsurveys.com/HomeMain.cfm?RefID=salvador_44

--- İSTER TIKLA ---İSTER BU KISMI KOPYALA ADRES ÇUBUĞUNA YAPIŞTIR.---

---Linkine giriyoruz.....ORADAN Create a Free Account Linkine---
Tıklıyoruz karsımıza cıkan ekranda kaydımızı yapıyoruz daha sonra gelen ekrandaki

welcome

survey.... ve A 4...

diye baslayan sayfalara teker teker tıklıyoruz cıkan beyaz bölumlere

nice site thank you

yazıyoruz ve bu işlemleri butun sayfalara uyguluyoruz bunun sonucunda hesabımızda

27 $ dolar birikmiş olacaktır

bu sayfa kapatmadan www.paypal.com adresine girerek ÜYE OLUYORUZ.


Sonraki adımda mail adresimiz dışında bütün bilgileri sallayabiliriz.

Fromu doldurup bu adımıda geçiyoruz..

Sonraki açılan sayfada bizden kart bilgileri felan isteyecek

İŞARETİ KALDIRP HESABI ONAYLIYORUZ EN ALTTAKİ.

EN ÜST soldaki PAYPAL logosuna tıklayarak SAYFAYA DÖNÜYORUZ.

Eveeett Şimdide bir paypal hesabımız oldu Bu adımda tekrar ilk üye oldugumuz siteye

dönüyoruz üye girişi yaptıktan sonra aşağıdaki "Redeem Now" butonuna tıklıyoruz
.
o sayfayıda onayladıktan sonra az önce açtıgımız paypal hesabının bilgilerini girip

siteden biriktirdiğimiz paraları PAYPAL hesabımıza aktarıyoruz.


En son olarak rapidshare.com a gidip "PAYPAL" ile Premium hesabı satın almayı seçiyorsunuz.


Paypal bilgillerinizi burayada yazıp üyeliğinizi alıyorsunuz... Hayırlı olsun

İlk bakışta uzun bir işlem gibi görünsede hepsini yapmak yaklaşık 15 dakika alıyor..
ama sonunda rapidshare premium ile flashgete dosyaları atıp aynı anda 8 dosya indirme özgürlüğüne kavuşuyorsunuz..
Ayrıca bu parayı sadece rapidshare için değil gittigidiyor gibi sitelerden ürün almak için felanda kullanabilirsiniz.
dilediğiniz gibi harcayabilirsiniz....
HAYIRLI OLSUN...

29 Nisan 2009 Çarşamba

Nar


(Granatapfelbaum / Granadier / Pomegranate / Rümman / Punica granatum / Pommegranate / Grenadier) Haziran-temmuz aylarinda kirmizi renkli çiçekler açan, iki ile bes metre boylarinda agaççiklar. Gövdeleri gayri muntazamdir. Yapraklar karsilikli, kisa sapli ve kirmizi kenarlidir. Çiçekler kismen sapsiz, tek tek ve birkaçi birarada bulunur. Çanak yapraklari kirmizi renkli, dökülmeyen ve etlidir. Meyveleri küre seklinde ve portakal büyüklügünde, önceleri yesil, olgunlukta kirmizimsi renkte, derimsi kabuklu, çok tohumlu ve etlidir. Meyvenin yenen kismi, tohumlarinin etli ve bol usâreli olan kabugudur.

Türkiye’de yetistigi yerler: Bati ve Güneydogu Anadolu.

Kullanildigi yerler: Bitkinin tohumlari meyve olarak yenildigi gibi, gövde-kök ve dal kabuklari ile meyve kabugu da tibbî olarak kullanilir. Kök ve gövde kabugu tanen, nisasta ve alkaloitler (pelletierin) tasir. Nar meyvesi kabugu tanen, triterpenler ve az alkaloitler ihtivâ eder. Nar agaci kabugu çok eskiden beri bilhassa barsak seritlerine (tenyalara) karsi kullanilir. Yalniz zehirlenmelere yol açabileceginden dikkatli olunmalidir. Nar meyvesi kabugu, ishale karsi (% 15’lik) çay hâlinde kullanilabilir. Ayrica yün iplikler, sarimsi renklere boyanabilir. Hadîs-i serîfte nar meyvesi medhedilmistir: “Her narda bir damla cennet suyu vardir.” ve; “Nari içindeki zari ile beraber yiyiniz, çünkü mîdeyi temizler.” buyrulmaktadir. Nar, çarpintiya iyidir. Mîdeyi kuvvetlendirir. Et kismi ile sikilip içilirse, safra söker, pekligi giderir.

Nar meyvesinin % 15’inin karbonhidrat, % 0.8’inin protein olduğunu, ayrıca B1 ve B2 vitaminleri ile kalsiyum, fosfor ve demir bakımından zengin bir meyvedir. “Nar mideyi temizlemekte, deniz tutmasına karşı iyi gelmektedir. Ayrıca nar içindeki zarları ile yendiğinde mide ülserini iyileştirmektedir.”
Nar suyunun böbrek ve karaciğer hastalıklarına karşı çok faydalı olduğuna dikkati çeken Turan Karadeniz, şu bilgileri veriyor :

-Nar suyu yüksek tansiyon hastalığının tedavisinde, kalp ağrıları nda, basur hastalığının tedavisinde faydalı olmaktadır.
-Böbrek zafiyetine karşı nar suyu içilmesi yararlıdır.
-Nar suyunun harareti giderice özelliği bulunmakta, şeker ve kurdeşen hastalığına iyi gelmektedir.
-Kalbi kuvvetlendiren nar suyu, karaciğer zafiyetini gidermekte, mide iltihabını ve ağrısını geçirmektedir.
-Nar ekşisinin şeker hastalarına tavsiye edilmektedir.
-Nar şırasının şekerle hazırlanan şerbetinin idrar söktürücü özelliği vardır.
-Romatizma ağrılarının hissedildiği eklem ve uzuvlara nar şırası sürüldüğünde, ağrı kesici özelliği bulunmaktadır.
-Bayılmalara karşı nar şerbeti içilmelidir. Tatlı nar suyu, ses kısıklığı ve zatürreye karşı şifalıdır" diye konuştu.

Karadeniz, narın meyvesi ve suyunun yanı sıra çiçekleri ve kabuğunun da çeşitli yararları olduğunu kaydederek,


-Nar çiçeği bağırsak yara ve iltihaplarını iyileştirir.
-Boyun tutulmasında nar çiçeği lapası boyna konursa şifalı gelir.
-Narın kabuğu çay gibi demlenerek içildiğinde, mide ve bağırsak hastalıkları ile ishal ve dizanteriye karşı oldukça faydalı olmaktadır, dedi.

Karadeniz, zehirli hayvanların nar ağacının yetiştiği yere gelmediğini, nar kabuklarının evlerde böcek zararına karşı kullanıldığını söyledi.


Mucizevi meyvenin market raflarında satılan suları ise bu faydaları sağlamaktan uzak. Pastörizasyon işlemi ve kutuda bekleme sonucunda meyvenin besin değerinde kayıplar oluşabiliyor. Meyveyi taze olarak yemeli veya sıkılmış suyunu içmeli.

Nergis



(Aynısafa , altıncık , ölü çiçegi , öküzgözü , Narciss / Narcisse / Narcissus / calendula officinalis ) 20-60 cm boylarinda, soganli bitkilerdir. Ilkbaharda çok güzel kokulu çiçekleriyle baharin müjdecisi olarak bilinirler. Çiçekleri kuvvetli kokulu, sari veya beyaz renkli, tek tek veya birkaçi bir arada bulunurlar. Her bir çiçegin ortasinda beyaz veya sari renkli bir taci vardir. Organik maddelerce zengin, nemli, kumlu, tinli topraklari sever. Soganlariyle üretilir. Nergis türleri daha çok süs bitkisi olarak yetistirilir. Fulya, beyaz nergis, yabânî zerren gibi çesitleri vardir.

Kullanildigi yerler: Bitki, zehirli alkaloitler tasir. Kusturucu ve ishal etkilidir. Kurutulmus çiçekleri yatistirici, müshil ve ates düsürücü olarak (% 1-2’lik) çay hâlinde kullanilabilir.

Nilüfer


(Weisse Seerose / Nénuphar / White water lily) Nilüfergiller familyasindan, Nymphaea ve Numphar cinsinden su bitkilerine verilen genel addir.

Beyaz Nilüfer (Nymphaea alba): Göllerde, durgun sularda yetisen, rizomlu, çok yillik otsu bir bitki. Yapraklari su üzerinde yüzücü, yuvarlak ve kalp seklinde tabanlidir. Çiçekler, Temmuz-Agustos aylarinda su yüzeyinde açar, büyük ve beyaz renklidir.

Sari Nilüfer (Nuphar luteum): beyaz nilüferle birlikte yayilis gösterir. Beyaz nilüferden, çiçeklerin sari renkli ve bes parçali olmasi ile ayirdedilir.

Kullanildigi yerler: Daha çok havuzlarda süs bitkisi olarak yetistirilir. Her iki türün kökleri kabiz edicidir. Beyaz nilüferin çiçekleri, yatistirici ve uyusturucudur.

Nohut


(Kichererbse / Pois chiche / Chickpea / Cicer arientinum) Yemeklik baklagillerden bir bitki. Derin bir kazik köke sâhiptir. Toprak içinde 50-60 cm kadar derine gidebilir. Fazla yankökü vardir. Bunlar toprak yüzeyine yakin olup, böbrek seklinde nodoziteler (yumrular) ihtivâ eder. Gövdenin topraga yakin yaprak koltuklarindan meydana gelen çiçek saplari, çiçekleri tasir. Çiçek beslidir ve beyaz, pembe, mavimsi renklerde olabilir. Kendi çiçek tozlari ile döllenirler. Meyveleri siskin oval biçimindedirler. Uç tarafa dogru sivrilmistir. Ucunda tüyler bulunur. Meyve içinde 1-3 tohum bulunabilir. Tohumlar çakildak, kapçik adini alan torbalarda meydana gelirler. Tohumlar sekil, büyüklük ve renk bakimindan degisiklik gösterir. Beyaz, krem, sarimsi, kahverengi renklerde olabilirler.

Türkiye’de yetistigi yerler: Bati, Orta ve Güneydogu Anadolu.

Kullanildigi yerler: Meyveleri bol nisastali ve azotlu maddelerce zengindir. Tâneleri bitkisel protein, demir, kalsiyum ve fosfor gibi mineralleri de ihtivâ eder. Vücudu kuvvetlendirir. Kuru ve tâze hâlde yenilebilir. Besleyici bir sebzedir. Nohuttan ayrica, leblebi imâlinde de faydalanilir.

Okaliptüs


(Eucalyptusbaum / Heberbaum / Eucalyptus / Ökaliptüs / Sitma agaci) Haziran-temmuz aylari arasinda, mor renkli çiçekler açan büyük agaçlardir. Yaprak sekli bitkinin yasina göre degisir. Gençlerde sapsiz, oval, açik yesil; yaslilarda ise uzunca sapli, orak seklinde, derimsi ve koyu yesildir. Çiçekler morumsu kirmizi renkte olup, her bir yapragin koltugunda birkaçi bir arada bulunur. Meyve küçük ve çok miktarda tohum tasiyan oval sekilli bir kapsüldür. Ana vatani Avustralya olan bu agaç, halk arasinda sitma ve kinin agaci olarak da taninmaktadir.

Anadolu’ya ilk defâ, Mugla vilâyetinin Fethiye kazâsinda Dalaman’da bir çiftlik kuran Misir Hidivi Abbas Hilmi Pasa tarafindan, süs agaci olarak sokulmustur. Diger taraftan Mersin-Adana demiryolu ugragindaki istasyonlarda 1886 yilinda Fransizlar tarafindan istasyon agaci olarak kullanilmistir. 1830’a dogru Avustralya’dan Italya’ya getirilen çesitli cins ökaliptüslerin kis olmasi dolayisiyla çogunlugu kurudugundan bu agacin yumusak iklimde yasamadigi kanaatine varildi. 1852’de Cezayir’de tekrar denendi. Daha sonra da Kuzey Afrika ve Güney Avrupa’da denenerek sicak mintikalarda yetisecegi anlasilmistir. 1893’te, Osmanli Devleti idâresinde bulunan Suriye’de M.H. Morel, Beyrut’taki mâlikânesinde çok miktarda ökaliptus yetistirmis ve bu mâlikânesine Lâtince olarak “Villâ Eucalypta (Ökaliptüs Köskü) adini vermistir. Çok miktarda ökaliptus bugün Afrika, Avrupa, Asya sicak iklimlerinde yetistirilerek, iktisâdî, sihhî maksatlarla dünyânin her kitasinda üretilmekte ve gün geçtikçe de ragbet bulmaktadir. Ökaliptus agaçlari, çok yüksek olan kâbiliyeti, fazla miktarda toprak suyunu alip havaya vermesi sâyesinde bataklik yerlerin kurutulmasinda insanliga olan hizmetlerinin taninmasini müteakip, yalniz Avustralya’da olan gelisme alani kisa bir zamanda çok genislemistir. Bir ökaliptus agacinin yilda ortalama 250 ton suyu alip havaya verdigi tecrübelerle anlasilmistir. 1938’den beri, yurdumuzun güney batakliklarinda da yetistirilmesine büyük önem verildi ve kisa zamanda çok ümit verici neticeler alindi. Tarsus’un Karabucak batakliginin kurutulmasiyla bölgede, sitma hastaliginin yayilmasinda önemli rol oynayan sivrisinegin nesli kesildi.

Çesitleri: Yüzden fazla çesidi olmakla birlikte, taninmis ve önemli çesitlerinden bâzilari sunlardir:

1. Eucalyptus alpina

2. Eucalyptus amplifolia

3. Eucalyptus amgydalina

4. Eucalyptus andreana

5. Eucalyptus calophylla

6. Eucalyptus citriodora

7. Eucalyptus cocciféra

8. Eucalyptus cordata

9. Eucalyptus cornuta

10. Eucalyptus cosmophylla

11. Eucalyptus diversicolor (Collossea)

12. Eucalyptus globulus

13. Eucalyptus gomphocephala

14. Eucalyptus leucoxilon

15. Eucalyptus robusta

16. Eucalyptus rostrata

17. Eucalyptus viminali

18. Eucalyptus longifolia.

Dünyânin birçok yerinde, bilhassa Brezilya’da, Kuzey Afrika veGüney Avrupa’da, Dogu ve Bati Asya’da bir zaman sitma saçarak insanlari ölüme sürükleyen korkunç batakliklar, bugün ökaliptus agacinin gölgesinde saglik ve varlik kaynagi olmustur. Ökaliptuslar, batakligi kurutarak etrafini da tarima elverisli hâle getirmektedir. Ökaliptus ormanlari, hava tesirlerini yumusatarak büyük rüzgârlara mâni olurlar, bitkilere zararli olan toz ve dumanlari tutarlar, firtina ve dolu zararlarini kismen önlerler. Üç yasindan büyük olan ormanlardaki çayir ve ot miktari da büyük ölçüde oldugundan, hayvanlarda verimi arttirmaktadir. Ayrica aricilikta da büyük faydalari görülmüstür. Ilk yillarda, aralarina misir ekilerek degerlendirilebilir. Yurdun güneyinde kurulan ökaliptus ormanlarindan, büyük ölçüde yakacak temin edilmektedir.

Kullanildigi yerler: Tâze yapraklarinin su buhari ile distillenmesi sûretiyle elde edilen ökaliptus, muhtelif cila, kafuru, çam sakizi ve zamk, yine bir nevi vernik olan kokulu reçine îmâlinde kullanilmaktadir. Halk hekimliginde, özellikle solunum yolu hastaliklarinda tercih edilir. Öksürügü keser, bogaz ve burun iltihaplarini giderir. Idrar yollarini temizler. Hâricen deri üzerine sürülmek sûretiyle antiseptik olarak da kullanilir. Ökaliptus yapraklari dogrudan dogruya kaynatilarak kullanildigi gibi, yaginin tipta da pekçok faydalari vardir. Ilâç olarak veya kaynatma ile bugu, koku hâlinde de kullanilir. Yapraklar nefes darligi, kabiz, balgam söktürücü olarak, hasere sokmalarina, her nevî ateslenmeye, nezle, nevralji, bronsit, romatizma, seker, üremi gibi hastaliklarda, yag veya eksitilerek sirke, toz sabun, pudra ve mâcun seklinde kullanilir. Ayrica ökaliptus kabuklarindan, kino reçinesi adi verilen ve içinde bol miktarda tanen bulunan bir madde, kuru damitim yoluyla elde edilmektedir. Yine ökaliptus odununun kuru damitimiyla elde edilen diger ürünler; 100 kilo odundan; 25-27 kilo kömür, 7 kilo asit asetik, 2 kilo alkol metilen, 3 kilo katran elde edilebilir.

Oltu otu




(Pyrethrum / Pyrèthre / Pyrethrum / Pyrethrum roseum / Chrysanthemum coccineum / Pireotu / Tanacetum coccineum) Nisan-haziran aylari arasinda pembemsi renkte çiçekler açan, 20-70 cm boylarinda çok yillik, tüylü ve otsu bir bitki. Dilsi çiçekler 20-30 kadar olup pembe renklidir. Kuvvetli kokuludur.

Türkiye’de yetistigi yerler: Kuzeydogu Anadolu.

Kullanildigi yerler: Çiçek durumundayken toplanir, kurutulur ve toz edilir. Içerisinde uçucu yag ve böcek öldürücü bilesikler (piretrin) bulunur. Böcek öldürücü olarak kullanilir. Pireotu ya da toz hali oltu tozu olarak da bilinir.

Öd agacı



(Aloe / Aloès / Aloe / Aquilaria agollocha / Eagle wood / Calambac) Kurak bölgelerde yetisen, çok yillik, yapraklari dikenli, bal özkulu (sukulent) bitkiler. Öd agaci, sari sabir olarak da bilinir. Daha çok Afrika, Suriye, Arabistan ve Güney Avrupa’da yayilis gösterir. Buna karsilik iliman bölgelerde, park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetistirilir. Memleketimizin Güneybati kesiminde de Romalilar döneminde kültürden kalmis, yabanilesmis A. vera türü yetismektedir. Bitkinin yapraklari birer rozet görünümünde, topraktan yayvan bir sekille çikarak yukari dogru bükülürler. Çiçek durumu dik ve sik bir salkimdir. Çiçekleri sari veya kirmizidir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Güneybati Anadolu (Demre).

Kullanildigi yerler: Bitkinin yapraklarindan çikarilan usare (özsu) nin, güneste veya isitilarak yogunlastirilmasiyla elde edilen bakiye, siyah parlak kütleler hâlinde kalir. Bu madde sari sabir adini alir. Antrasen türevleri tasir. Kalin barsaga etkili bir müshildir. Öd agaci sivisi, pigment ve haserat ilâçlari yapiminda kullanilir. Sari sabir, bali bozar. Memleketimizde süs bitkisi olarak çok yetistirilmektedir. Ayrica agacin odunu ve kabugu yakilinca hos bir koku verir. Tütsü olarak kullanilir.

Öküz Gözü



(Dagkestanesi / arnica / Arnique) Bilesikgiller familyasindan, çayir ve ormanlarda yetisen, papatyayi andiran çok yillik bir bitkidir. Kömeçleri turuncu ve saridir. Çiçekleri kullanilir.

Kullanildigi yerler: Kusturucudur. Sinir sistemini çok siddetli sekilde uyarir. Haricen kullanildigi takdirde romatizma agrilarini dindirir. Yaralari iyilestirir. Fazla kullanilmamalidir.

Ökse otu

(Weisse Mistel / Gui / Mistletoe / Burç / Çekem / Viscum) Mart-nisan aylari arasinda, dallarin ucunda sarimsi-yesil renkli çiçekler açan, 20-100 cm boylarinda, kisin yapraklarini dökmeyen, çali tipinde, iki evcikli, yari parazit bitkiler. Halk arasinda burç, çeti, çekem, gökçe, gövelek, yalinkaya gibi isimlerle bilinir. Ökseotu, havstoryum adi verilen emeçleriyle, kendini odunlu bitkilerin dallari üzerine tespit ederek yasar. Memleketimizde çok degisik agaçlar (çam, köknar, sögüt, kavak, armut, elma, kayisi gibi meyve agaçlari) üzerinde yetisir. Bitkinin dallari ve yapraklari karsiliklidir. Yapraklar sarimsi yesil renkte, sapsiz ve derimsidir. Meyveleri 8-10 cm çapinda, küre seklinde toparlak ve beyaz, iç kismi yapiskanli olup, yapraklarin veya dallarin arasinda sapsiz olarak birkaçi birarada bulunur. Ökseotu, ardiç kuslari ile daldan dala ve agaçtan agaca tasinir. Bu kuslar, meyvanin yapiskan kismini severek yerler ve bu esnâda gagalarina yapisan kismi temizlemek için, gagalarini dallara sürterler ve böylece tohumlarini bu kisimlara bulastirirlar. Tohumlar burada çimlenir ve gelisirler. Ayrica kuslarin diskilari vâsitasiyla disari atilan tohumlarin dallar üzerinde tutunarak çimlenmesiyle gelisirler. Bitkinin meyveleri insanlar için zehirlidir.

Kullanildigi yerler: Bitki rezin, saponinler, alkaloitler tasir. Meyve ve yaprakli dallar kabiz, idrar arttirici, tansiyon düsürücü ve kusturucudur. Meyveleri ezilerek, çibanlar üzerine konulup, cerahatin disari çikmasini saglar. Romatizma agrilarina karsi da kullanilir.

Kayıplar (Prof. Dr. Afet İnan 1908-1985)

8 Haziran 1985 günü kaybettiğimiz değerli tarihçi ve yazar Prof. Dr. Afet İnan, 1908 yılında Selanik vilâyetinin Doyran kazasında doğmuştur.Orman müfettişliği ve orman müdürlüğü görevlerinde bulunmuş, 1930-1939 yılları arasında da Bolu milletvekilliği yapmış olan İsmail Hakkı Uzmay’ın kızıdır, ilköğrenimini 1920’de Biga’da bitirmiş ve 1922-1923 öğretim yılında imtihan vererek Bursa Kız Öğretmen Okulu’nun 3. sınıfına kaydedilmiş, 1925 yılında mezun olmuştur. Aynı yıl İzmir’de öğretmenliğe başlamıştır. Bu sıralarda M. Kemal Atatürk ile tanışan Afet inan, Atatürk tarafından Lausanne’a dil öğrenmeye gönderilmiştir. 1925-1927 yıllarında Lausanne’da, 1528-1929’da ise İstanbul Fransız Kız Lisesi’nde dil öğrenimine devam etmiş ve 1929 yılında Ankara Musiki Öğretmen Okulu’na tayin edilmiştir. 1930’da imtihana girerek ortaöğretim tarih öğretmenliği ehliyetnamesi almış ve 1932-1935 yıllarında Ankara Kız Lisesi’nde tarih öğretmenliği yapmıştır.

1935’ten 1938’e kadar Cenevre Üniversitesi Sosyal ve Ekonomik Bilimler Fakültesi’nin Yakın ve Modern Çağlar Tarih Bölümü’ne devam ederek 1938’de lisans ve 1939’da da doktora diplomasını almıştır. 1939’da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin tarih bölümüne doçent vekili, 1942’de doçent ve 1950’de profesör olmuştur. 1971 yılında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde kurulan “Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kürsüsü” Başkanlığına getirilmiş, bu görevin yanı sıra “Türk inkılâp Tarihi Enstitüsü” Müdürlüğü de yapmıştır. 1977 yılında emekli olmuştur.

Afet inan, 1930 yılında toplanan VI. Türk Ocağı Kurultayında Aksaray delegesi olarak bulunduğu sırada Atatürk’ün direktif ve teşvikiyle bir “Türk Tarih Heyeti” kurulmasını teklif etmiştir. Bu heyet, Türk Ocağı içinde bir yıl çalışmış, 12 Nisan 1931’de Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti (Türk Tarih Kurumu) adı ile müstakil bir bilim cemiyeti olmuştur. Bu kurumun kurucu üyelerinden olan Afet İnan, kurum içindeki çalışmalarıyla özellikle yurdumuzun arkeolojik eserlerinin ortaya çıkarılmasını desteklemiş, bu arkeolojik eserler ve Türk medeniyetine ait örnekler üzerinde incelemelerde bulunarak Avrupa’daki bilim cemiyetlerine ve milletlerarası kongrelere bildiriler vermiştir. Özellikle Türk medeniyeti, kadın hakları, Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti devri ve Türk inkılâpları üzerinde çalışmış olan Afet İnan’ın Atatürk’le beraber çalıştığı yıllarda tutmuş olduğu notlar ve hatıraları o devir tarihimize bilgi vermesi bakımından önemli belgelerdir.

KİTAP HALİNDE YAYINLARI

YURT BlLGİSİ’NE AİT KİTAPLAR

1—İntihâb (Seçim), 71 sayfa, Devlet Matbaası, İstanbul 1930.

2 — Askerlik Vazifesi, 77 sayfa, Devlet Matbaası, İstanbul 1930.

3 — Vergi Bilgisi, 93 sayfa, Devlet Matbaası, İstanbul 1930.

4 — Şirketler ve Bankalar, 172 sayfa, Milliyet Matbaası, İstanbul 1930.

5 — Vatandaş için Medenî Bilgiler, 141 sayfa, Milliyet Matbaası, İstanbul 1930.

Bu kitaplardaki yazıların bir kısmı doğrudan doğruya Atatürk’ün notları veya O’nun tavsiyesiyle yazarın, çeşitli uzman ve kuruluşlardan topladığı bilgilerden meydana gelmiştir.

TARİH’E AİT KİTAPLAR

1 —Türk Tarihinin Ana Hatları, 605 sayfa, (Kollektif eser, Türk Tarihi Tetkik Heyeti), Mf. Vekâleti yayınları, Devlet Matbaası, İstanbul 1930.

— Türk Tarihinin Ana Hatları, 87 sayfa, Methal Kısmı (Kollektif eser, Türk Tarihi Tetkik Heyeti), Mf. Vek. yayını, Devlet Matbaası, İstanbul 1931.

2— Türk Tarihi Hakkında Mütalâalar, Afet, Prof. Sadri Maksudi ve Dr. Reşit Galib, 26 sayfa, Türk ocakları neşriyatı, 1930.

3—Recherches Sur les Caracteres Anthropologiques des Populations de la Turquie, 175 sayfa. (Enquetesur 64.000 individus). These presentee â la Faculte des Sciences Economiques et Sociales de L’Universite de Geneve, pour l’obtention du grade de docteur en sociologie. La Faculte des Sciences Economiques et Sociales, sur le preavis d’une commission composee de M. le Dr. L. Mayet Prof. â la Faculte des Sciences de L’Universite de Lyon et de M. M. Les Professeurs A. Babel, P. E. Martin et E. Pittard, ont avise l’impression de la presente these, şans entendre par lâ emettre d’opinion sur les propositions qui y sont enoncees. No: 61. Imperimerie Albert Kunding, Geneve, 1939.

— L’Anatolie le pays de la “Race” Turquie. Recherches Sur Les Caracteres Anthropologiques des Populations de la Turquie (Enquete sur 64.000 individus).
Publication de la faculte des Sciences Economiques et Sociales de L’Universite de Geneve, 175 sayfa, Vol. II, Preface de M. Le Prof. Eugene Pittard, Recteur de L’Universie. imp. Albert Kunding, Geneve 1941.

— Türkiye Halkının Antropolojik Karakterleri ve Türkiye Tarihi, 198 sayfa, Türk Tarih Kurumu yayınları VII. Seri No. 15, grafik ve resimli, Tarih kısmına ilâvelerle, TTK Basımevi, Ankara 1947.

4 — Aperçu General sur L’Historie Economique de L’Empire Turc-Ottoman, Preface de M. le Prof. Antony Babel, 114 sayfa, Resimli, Türk Tarih Kurumu yayınları VIII. seri No. 6, Maarif Matbaası, İstanbul 1941.

— İkinci baskı, Dizi VIII. Sayı 6 a, TTK Basımevi, Ankara 1976

5 — Atatürk Hakkında Konferanslar, Türk Devrim Konferansları, Prof. Enver Ziya Karal ile beraber, 78 sayfa, DTCF yayınları. No. 56, TTK Basımevi, Ankara 1946.

6 — Atatürk’ten Hatıralar, 200 sayfa, 25 makale. (Bu kitabın geliri Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Talebe Cemiyetine verilmiştir). TTK Basımevi, Ankara 1950.

7 — Atatürk’ü Anarken, 180 sayfa, TTK Basımevi, Ankara 1955. Geliri Afyon, Zafer Tepe anıt ve tesislerine verilmiştir.

— ikinci baskı, 206 sayfa, Ankara 1956.

8 — Türk Amirali Pirî Reis’in Hayatı ve Eserleri, Piri Reis’in Amerika Haritası, (1513-1528) Resimli ve haritalı, 69 sayfa, küçük boy, Harita Um. Md. TTK Basımevi, Ankara 1954.

— The oldest Map of America, Drawn by Pirî Reis, 64 sayfa, İngilizceye çeviren: Leman Yolaç, Harita Um. Md. ve TTK Basımevi, Ankara 1954.

— Pirî Reis’in Hayatı ve Eserleri, Amerika’nın En Eski Haritaları, 89 sayfa, 4 renkli resim, haritalar, TTK VII. Dizi sayı 69, Ankara 1974.

Aynı kitap, ilâvelerle 117 Sayfa, TTK Dizi VII., sayı 69 , 1983.

— Life and Works of Pirî Reis, The Oldest Map of America, Translated by Dr. Leman Yolaç-Prof. Dr. Engin Üzmen, 88 sayfa, resimli ve haritalı, TTK yayınları Dizi VIII. Sayı 69a, TTK Basımevi, Ankara 1975.

9 — Eski Mısır Tarih ve Medeniyeti, Dünya tarihi, resimli ve haritalı, 393 sayfa, Türk Tarih Kurumu yayınları, Dizi XIII. Sayı, 6, TTK Basımevi, Ankara 1956.

10 — Mimar Koca Sinan, resim ve haritalı, 64 sayfa, küçük boy, Türkiye Emlâk Kredi Bankası, Ankara Güzel Sanatlar Matbaası, 1956.

— İkinci baskı, ilâvelerle büyük boy 88 sayfa, resimli, Türkiye Emlâk Kredi Bankası yayını, No. 3. Ayyıldız Matbaası Anonim Şirketi, 9 Nisan Ankara 1968.

11—Herkesin Bir Dünyası Var, (makaleler), 191 sayfa, Küçük boy, TTK Basımevi Ankara 1958.

12 — Atatürk Hakkında Hâtıralar ve Belgeler, 304 sayfa, 49 belge ve resim, T. tş Bankası yayınları “Atatürk ve Devrim serisi” No. 10, Ankara 1959.

— İkinci baskı, 351 sayfa, 50 resim ve belge, T. İş Bankası yayınları, Ajans Türk Matbaacılık Sanayii, Ankara 1968.

— Üçüncü baskı, 354 sayfa, T. İş Bankası Kültür Yayınları, Atatürk dizisi No. 9, TTK Basımevi, 1981.

— Dördüncü baskı, 1984.

13 — Atatürk’ün Askerliğe Dair Eserleri, T. iş Bankası yayınları, Atatürk ve Devrim serisi No. 8, Doğuş Ltd. Şirketi Matbaası, Ankara 1959.

14 — Tarih Üzerine İnceleme ve Makaleler, 444 sayfa, Akın Matbaası, Ankara 1960.

15 — L’emencipation de la Femme Turquie, 70 sayfa, Unesco yayınları, Imprime par George Thone, Liege, (Belgique) 1962.

— The Emancipation of the Turkish Women, 63 sayfa, Unesco yayınları, Netherlandes Amsterdam 1962.

— Atatürk et L’emancipation de la Femme, Unesco “Le Courrier”. XVI. Annee. (Fransızca, ingilizce, İspanyolca, Rusça, Almanca, Arapça, Japonca, İtalyanca) Decembre

16 — Taymis’ten Üsküdar’a, From the Thames to Scutari, İngilizceye çeviren Prof. Dr. Engin Üzmen, Londra BBC Türkçe yayınlarda konuşmalar, 88 sayfa, Kadının Sosyal Hayatını Tetkik Kurumu yayınları, No. 8. TTK Basımevi, Ankara 1964.

17 — Atatürk ve Türk Kadın Haklarının Kazanılması, Tarih Boyunca Türk Kadınının Hak ve Görevleri, 169 sayfa, Millî Eğitim Bakanlığı yayınları, Atatürk serisi No. 10, İstanbul 1964.

— İkinci baskı, ilâvelerle 185 sayfa. Millî Eğitim Basımevi, İstanbul 1968.

— Üçüncü baskı, ilâvelerle 280 sayfa, belgeler ve resimler, Millî Eğitim Basımevi, İstanbul 1975-

— Dördüncü baskı, ilâvelerle 293 sayfa, Millî Eğitim Basımevi, İstanbul 1982.

18 —Medenî Bilgiler ve M. Kemal Atatürk’ün El Yazıları, 557 Sayfa, Türk Tarih Kurumu yayınları, Dizi XVI. Sayı 9, TTK Basımevi, Ankara 1969.

19 — Atatürk’ten Yazdıklarım, 60 sayfa metin, 26 sayfa el yazısı, 7 resim, küçük boy, Altınok Matbaası, Ankara 1969.

20 — Kayseri Gevher Nesibe Şifaiyesi, 28 sayfa, 24 resim ve plân. Hacettepe Üniversitesi yayınları No. 8. (1954-1968) yılları arasında bu konuda yazdıklarından özetlenmiştir. (Hacettepe Üniversite Gevher Nesibe Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimler Enstitüsü’nün Kayseri’de temel atma töreni münasebetiyle. 20 Nisan 1969), Güzel İstanbul Matbaası, Ankara 1969.

21—Tarih’ten Bugün’e, 23 Nisan 1920 Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Açılışının Ellinci Yıldönümü için Konferans ve Makaleler, 240 sayfa, T. iş Bankası Kültür Yayınları, TTK Basımevi, Ankara 1970.

22 — “Mesud’um Çünkü Muvaffak Oldum”, Kemal Atatürk’ten Yazdıklarım, Millî Eğitim Bakanlığı yayınları (1000) temel eser, No: 55, Millî Eğitim Basımevi, İstanbul 1971-

23 — “Devletçilik” ilkesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Birinci Beş Yıllık Sanayi Plânı 1933, Türk Tarih Kurumu yayınları, Dizi XVI. Sayı 14, TTK Basımevi, Ankara 1972.

24 — ikinci Beş Yıllık Sanayi Plânı, 1936 Raporları, Önsöz, TTK Dizi XVI. Sayı. 21. TTK Basımevi, Ankara 1973.

25 — Ellinci Yılda Tarih’ten Geleceğe, T. iş Bankası Kültür Yayınları, 130 sayfa, Atatürk dizisi No. 20, TTK Basımevi, Ankara 1973.

26 — Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Devrimi, 180 sayfa, resimli ve haritalı, Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı, Cumhuriyet’in 50. Yıldönümü yayınları, No. 10, Başbakanlık Basımevi, Ankara 1973.

— İkinci baskı, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Devrimi, 222 sayfa, resimli ve haritalı, Dizi XVI. Sa. 34, TTK Basımevi, Ankara 1977.

— History of the Turkish Revolution and Turkish Republic.

Basın Yayın Genel Müdürlüğü tarafından Prof. Dr. Ahmed Uysal’a İngilizce’ye çevirisi yaptırılmış ve 1981’de Pars Matbaasında basılmıştır.

27 — Cumhuriyetin 50. Yılı için Köylerimiz, 118 sayfa, TTK dizi XVI. sayı 36, Ankara 1978.

28 — Atatürk’ten Mektuplar, 103 sayfa, Dizi XVI. Sayı 42, TTK Basımevi, Ankara 1981.

29 — İzmir iktisat Kongresi, (17 Şubat-21 Mart 1923) 104 sayfa, Dizi XVI. Sa. 46, TTK Basımevi, Ankara 1982.

30 — Atatürk’ün Karlsbad Hatıraları, 71 sayfa, el yazıları, TTK Dizi XXIII. Sa. 7, 1983.
———————-
- ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 3, Cilt: I, Temmuz 1985

17 Nisan 2009 Cuma

Kilo vermek bu kadar kolay olmamıştı

SAĞLIKLI VE KALICI KİLO VERMEK İÇİN


Sağlıklı ve kalıcı kilo kaybı için genel sağlık kontrolünden geçtikten sonra diyetisyen tarafından yaş, kilo, boy, fiziksel aktivite düzeyi ve beslenme alışkanlıklarına özgü hazırlanan zayıflama diyetlerinin uygulanması gerektiği bildirildi.
Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Sağlık Bakanlığının internet sitesinde "sıfır beden" ve şok diyetlerle ilgili öneriler yer alıyor.

--------------------------------------------------------------------------------
Çağın en önemli sağlık sorunlarından birisi olan obezitenin, teknolojinin getirdiği yaşam şekli ve ayak üstü beslenmenin ağırlık kazanmasıyla gün geçtikçe arttığı ve yaşam kalitesini düşürdüğü kaydedilen yazıda, bir yanda değişen beslenme alışkanlıkları, diğer yanda güzelliğin "sıfır beden" gibi ölçülere indirgenmesinin, özellikle gelişme çağındaki çocuk ve ergenler üzerinde olumsuz psikolojik ve fizyolojik etkileri olduğu belirtildi.
"Manken diyetleri, mucize diyetler, şok diyetler" gibi hızlı kilo kaybına neden olan, ancak uzun vadede önemli sağlık sorunlarına yol açabilen diyetlerin, medyatik ve ticari amaçlar nedeniyle özellikle yaz aylarında sıklıkla gündeme geldiği ve pek çok genç tarafından bilinçsizce uygulandığı ifade edilerek, ergenlerde moda haline gelen "sıfır beden" tutkusunun, sağlığı önemli ölçüde tehdit ettiğine işaret edildi.
Kendini kanıtlama, kabul ettirme, beğeni toplama isteğinin en üst seviyede olduğu ergenlik döneminde fiziksel büyüme, psikolojik ve sosyal gelişimin olgunluğa eriştiği, özellikle 11-16 yaşları arasında boy uzunluğunun hızla arttığı kaydedilerek, 2-3 yıl süren bu büyüme atağı sırasında, erişkin hayattaki ağırlığın yaklaşık yarısının, total kemik kitlesinin ise yaklaşık yüzde 37’sinin kazanıldığı bildirildi.

Bilinçsizce ve kontrolsüzce uygulanan çok düşük kalorili zayıflama diyetlerinin büyüme ve gelişmede duraklama, adet yaşında gecikme ve adet düzensizlikleri, iskelet sisteminin anormal gelişimi gibi pek çok sağlık probleminin gelişimine neden olabildiği uyarısında bulunuldu.
Bilinçsizce yapılan çok düşük kalorili sağlıksız zayıflama diyetlerinin ayrıca baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, yorgunluk, kalp ritminde bozukluk, tansiyon düşüklüğü, adet düzensizlikleri, kabızlık, kansızlık, ciltte kuruluk, saç dökülmesi gibi pek çok sağlık sorunları yol açtığı ifade edilerek, "Bu diyetler, bireyin bazal metabolizma hızının düşmesine, diyet sonrasında hızla verilen kiloların geri alınması nedeniyle de sürekli zayıflama diyeti uygular hale gelinmesine neden olur" ifadesine yer verildi.
Sıfır beden olma isteğiyle gelişebilecek en tehlikeli sağlık sorunlarından birinin de yeme davranış bozukluğu ile karakterize olan, halk arasında "manken hastalığı" olarak bilinen anoreksiya nervoza olduğu bildirildi.
Aşırı zayıflığın bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve hastalıklara karşı direncin azalmasına, vücut fonksiyonlarının işleyişinde bozukluğa, kronik yorgunluk ve halsizliğe, çalışma veriminde ve yaşam kalitesinde azalmaya neden olduğuna dikkat çekildi.



SAĞLIKLI DİYET İÇİN UYARILAR
Sağlık Bakanlığının yazısında, sağlıklı ve ideal vücut ağırlığına ulaşmak ve bu kiloyu korumak için şu öneriler yer aldı: "-Ağırlığınızı, boy uzunluğunuzun karesine bölün ve bu oranın 20-24.9 olmasına özen gösterin.

Kısa sürede kilo kaybını sağladığı öne sürülen ve pek çok yan etkisi bulunan çeşitli ilaçlar, gerçek kilo kaybı yerine vücuttan sadece su kaybına neden olan diüretik (idrar söktürücü) ilaçlar bilinçsizce kullanılmamalıdır. Sağlıklı ve kalıcı kilo kaybı için, genel sağlık kontrolünden geçtikten sonra diyetisyen tarafından yaş, kilo, boy, fiziksel aktivite düzeyi ve beslenme alışkanlıklarınıza özgü hazırlanan zayıflama diyetleri uygulanmalıdır.
Sağlıklı ve kalıcı ağırlık kaybının haftada en fazla 0.5-1.0 kg olması gerektiği unutulmamalıdır.
Öğünlerinizi atlamayın. Düzenli aralıklarla günde 3 ana, 3 ara öğün tüketmeye özen gösterin.
-Yemeklerde hayvansal yağlar yerine bitkisel sıvı yağları ve zeytinyağını tercih edin. Margarin, kuyruk yağı, içyağı gibi katı yağları kullanmayın.
Yemeklerinizi pişirirken haşlama, ızgara veya fırında pişirme gibi sağlıklı yöntemleri tercih edin, kızartma ve kavurma yöntemlerinden kaçının.
Mevsimine uygun taze sebze ve meyve tüketimini artırın. İmkanlar çerçevesinde günde en az 5 porsiyon sebze veya meyve tüketmeye özen gösterin.
Güvenli besin tüketimi için aldığınız ambalajlı gıdaların etiketlerini mutlaka okuyun, Tarım ve Köyişleri Bakanlığından üretim izni almış olmasına dikkat edin.
Yemeklerinizi yerken acele etmeyin, iyice çiğneyin. Unutmayın, tokluk hissi midenizden beyninize yaklaşık 20 dakika içinde ulaşır.
Televizyon seyretmek, kitap okumak gibi başka bir işle meşgul olmak farkında olmadan fazla yemenize neden olabilir. Bu yüzden yemeğinizi tek bir olay olarak algılayın ve keyif alın.
Yemeklerinizi mümkün olduğunca küçük tabaklarda porsiyonlayarak tüketmeye çalışın.
Vücutta oluşan zararlı maddelerin atımı ve bağırsak sağlığı için günde en az 2 litre su tüketin.
Kan şekerini hızla yükseltip düşürmeyen besinleri tercih edin. Basit karbonhidrat olan saf şeker ve şekerli besinler yerine kepekli ekmek, makarna, bulgur pilavı gibi lifli besinleri tüketin.
Haftada en az 3 kez ve 30 dakika süreyle düzenli fiziksel aktivite yapmaya özen gösterin."

Yiyecekler cinsel Gücü Hakkında bilgi


İncir ve çilek yiyerek gücünüzü tazeleyin
* Çikolata: Beyindeki serotonin seviyesini artırır ve mutluluk hissi verir. Kadınlar, erkeklere oranla çikolatanın bu özelliklerine karşı daha duyarlıdır. Çikolatanın içindeki yüksek şeker ve kalori, cinsel uyarıcıdır.

Düzenli kullanın
* Çilek: Cilt sorunları için en iyi meyvelerden birisi olan çilek, aynı zamanda güçlü bir afrodizyaktır.
* Fıstık ve fındık: E vitamini içeren, insanı mutlu eden fıstık ve fındık cinsel gücü artırır.
* İncir: Erkeklerin cinsel gücünü olumlu etkiler. Bir kilosunda 2 bin 900 kalori bulunan incir, E ve B vitaminleri bakımından da zengindir.
* Muz: Kokusuyla bile mutluluk veren muz, özellikle kabuğu ile pişirildiğinde cinsel gücü oldukça artırır.
* Avokado: Avokadoda bulunan temel yağ asitleri ve antioksidanlar seks hormonlarının üretimini hızlandırır. Haftada üç kez avokado yiyenlerde meyvenin etkisi iki hafta içinde görülür. * Badem: Üretkenliğin sembolü olan bademin yemeklerden sonra ikram edilmesi öneriliyor.

Bebegi Saglikli Uyutmanin Püf Noktalari


Prof. Dr. Sükrü Küçüködük, bebegin uyku ortaminin nasil olmasi, ne kadar uyumasi ve uyku problemlerinin nasil çözümlenmesi gerektigi konularinda bilgi verdi. Bebeklerin 3 aylik olana kadar tekerlekli bebek arabasina takilabilen, gerektiginde evden disariya çikildiginda kenarlarinda tutacaklari olan tasinir bebek yataginda ya da besikte uyuyabilecegini belirten Küçüködük, "Üçüncü aydan 3 yasina kadar kullanilan bebek karyolalarinda koruma çubuklarinin araliklari kol ya da bacaklarin sikismamasi için 2.5 santimden dar, bacaklarin da disari sarkmamasi için 6 santimden genis olmamalidir. Yatak altligiyla korkuluklarin tepesi arasinda en az 60 santim yükseklik bulunmalidir. Bebegin yatagi karyolaya tam oturmali, bebegin kolunu, bacagini ya da basini sikistirabilecek kadar bosluklar olmamalidir" dedi. Bebegin yataginin pamuklu kumasla kaplanmasi ve çok yumusak olmamasi gerektigine dikkat çeken Küçüködük, yüzüstü dönmesi durumunda havasiz kalmasini önleyecek hava delikleri bulunmasinin da önemine isaret etti. "BEBEKLER SIRTÜSTÜ YATIRILARAK UYUTULMALI" Yatak takimlarinda sentetikten kaçinilmasi, yeni dogan bebekler için onu sicaktan bunaltmayacak pamuklu örtüler ve ince battaniyeler kullanilmasi, bir yasindan sonra ise hafif ve sicak tutan bir yorgan seçilmesi gerektigine deginen Küçüködük, "Bogulma tehlikesine karsi bebekler en azindan 2 yasina gelene kadar yastik kullanilmamalidir. Ani bebek ölümlerine karsi bebekler sirtüstü yatirilarak uyutulmalidir" diye konustu. Bebegi huzursuz edebilecegi için asiri sarip sarmalanmamasi, oda isisinin ilik olmasinin (18-20 santigrat derece) önemini anlatan Küçüködük, imkan varsa bebek odasina gece lambasi ve oturulan odadan bebegin rahatça kontrol edilebilecegi bebek alarmi takilmasinin gerekliligini dile getirdi. Ilk günlerde gece-gündüz kavrami gelismedigi için bebeklerin gelisigüzel saatlerde uyudugunu, aylar geçtikçe uyku saatlerinin geceye kayacagini kaydeden Küçüködük, "Annelerin doktorlara en çok sordugu sorulardan biri bebegin ne kadar uyumasi gerektigi konusudur. Çocuk doyuruldugu, gazi çikarildigi, sessiz ve isisi ayarlanmis bir ortamda yatirildigi sürece ihtiyaci olacak uyku süresi kadar uyur. Bebekler genellikle sorunlari yoksa bir emzirmeden digerine kadar uyku hallerini sürdürür. Çocuk büyüdükçe uyku ihtiyaci da azalir. 6 aylik bir bebekte günlük uyku süresi çocuktan çocuga degismekle beraber toplam 15 saat, 1 yasinda ise 14 saat kadardir. Her çocugun kendine göre bir uyku düzeni vardir. Uyku genellikle günün ayni saatlerine rastlar. Bebekler ilk yasin sonlarina dogru ögle öncesi ve ögle sonrasi olmak üzere iki kez uyur. Gündüz uyku aliskanliklarinin 2 saati geçmemesine dikkat etmek gerekir. Bebegin uykusu bu süreyi astiginda gerekirse dikkatlice uykudan uyandirilmalidir" seklinde konustu.

Sonunda Bu da Oldu! Uçan Otel...


Fransiz tasarimci Jean Marie Massaud, dünya üzerideki tüm dogal güzelliklerin otel degistirilmeden görülebilmesi için dahiyane bir fikir gelistirdi. Uçarak her yere gidebilen ve panoramik görüntüye sahip zeplin otel “Manned Cloud'' (Insanli Bulut) 40 yolcu ve 15 mürettebat kapasiteli... Hiç yakit ikmali yapmadan 5 bin kilometre yol gidebiliyor ve 5500 metre yükseklige kadar havalaniyor. Uçan otel uzun menzili sayesinde üç günde Atlantik Okyanusu’nu asabiliyor. Boyu 210 metre maksimum hizi 175 kilometre olan uçan otelde 20 oda, restoran, spa merkezi, kütüphane, bar ve spor salonu bulunuyor. Ayrica 600 metrekarelik panoramik görüntüye sahip bir de terasi bulunuyor. Dev uçan otel istendiginde uygun bir yere de inebiliyor. Çevre dostu otel 2020 yilinda hizmet vermeye baslayacak...

HACKERLAR PENTAGONU ÇÖKERTTI !


Geçen hafta ABD'li yetkililerin sistemlerinde çok ciddi hasarlara yol açan saldirilarla karsilastiklarini açiklamasi gözleri yine hacker'lara çevirdi. CNN'in konustugu ABD'nin belalisi Çinli hackerlar ise Pentagon'un bilgisayarlarina girdiklerini iddia ediyor. Hacker'lar üs olarak bir Çin adasindaki bos daireyi kullaniyorlar. Isleri aralarinda Pentagon'un da oldugu dünyanin en hassas sitelerini hack'lemek. Zaman zaman Çin Hükümeti için para karsiligi is yaptiklarini söyleseler de Pekin bu iddiayi yalanliyor. "Hiçbir internet sitesi yüzde yüz güvenli degildir" diyen grubun lideri Xiao Chen çok iddiali: "Çok güvenli oldugunu iddia eden siteler var ancak her zaman bir arka bulunur..." 'Xiao Chen' internette kullanilan bir takma isim. Bu ismi üç kisilik grup ortak kullaniyor. Batili güvenlik uzmanlari onlari Çinli sivil gerillalar olarak tanimliyor. Pentagon'a göre ise Çin Ordusu'nun parali askerleri... Hacker'lardan biri eskiden Çin Ordusu'nda bilgisayar operatörü oldugunu söylüyor. Digeri pazarlama ögrencisi olarak taniyor kendisini. Grubun lideri ise ben alayli bir programciyim demekle yetiniyor. Önce hack'leyeceginiz siteyi iyi tanimalisiniz diyor Xiao Chen: "Hangi programlama dilinin kullanildigi önemli. Bir söz vardir. 'Kendini tanidigin kadar rakibini tanirsan yenilmez olursun'." CNN muhabiri John Vause'un hacker'larla bulusmasi haftalar sürmüs. Karsilikli onlarca e-mail'in ardindan Sangay'in güneyindeki Zhousan Adasi'nda bulusmuslar. Çalistiklari dairede son model üç bilgisayardan fazlasi yok. "Pentagon'un sistemine girdik ve bazi bilgileri indirdik" iddasinda israrli Xiao Chen ve ekliyor: "Ama bunu açiklamalarini tabii ki beklemiyoruz."

Yayalar için hava yastığı

İngiltere’de yayaları koruyacak hava yastığı geliştirildi. Otomobillerin kaputuna yerleştirilen hava yastığ kaza anında açılarak yayaların maruz kaldıkları darbelerin etkisini azaltıyor. Trafik kazaları sırasında, otomobilin içinde bulunanlar aracın farklı yerlerine yerleştirilmiş hava yastıkarı tarafından korunuyor. Ancak yayalar, darbenin etkisini azaltacak bu tür korumalara sahip değil.İngiltere’nin Cranfield Üniversitesi’nde, trafik kazalarında yayaların maruz kaldığı darbeleri hafifletecek bir hava yastığı geliştirildi.Sistem iki bölümden oluşuyor. Çarpışma gerçekleşmeden hemen önce otmobilin kaputu, çarpmanın etkisini azaltmak üzere açılıyor. Aynı anda da aracın kaportasının arka bölümüne yerleştirilen hava yastığını, sensörler harekete geçiriliyor. Otomatik olarak açılan dev hav yastığı, otomobilin ön camını kaplıyor. Projenin yürütücüsü Roger Hardy, hava yastığının aynı zamanda ön camın sert çerçevesine çarpılması durumunda oluşacak etkileri de absorbe edeceğini belirtti.Hardy’nin kullandığı hava yastığı, Alman Takata Petri adlı firma tarafından geliştirildi. Torino’daki Fiat fabrikalrında test edilen yaya hava yatığı, testlerden başarıyla geçti.Standart bir Fiat Stilo marka otomobil, saatte 40 kilometre hızla bir yayaya çarptığında, yayanın kaputun arka tarafına çarpması sırasında gerçekleşen darbe, Baş Darbe Ölçütü (HIC-Head Impact Criterion) adı verilen ölçülendirme ile 1000 birim olarak hesaplanıyor. Bu şiddetteki çarpışmalar yayalarda yüzde 18 oranında hayati tehlikeye neden olacak yaralanmaya neden oluyor.Çarpışma testlerinde, açılan kaputun çarpışma şiddetini 234 ile 682 birim, yaya hava yastığının da 692 ile 945 birim arasında azalttığı görüldü.Roger Hardy’nin ekibi ayrıca darbelerin etkisini azaltacak ön cam tasarımı çalışmalarına da katılıyor. Bükülebilir ‘Z’ şekilndeki matallerden oluşan çerçeve, çarpışmada ön camı içe doğru bükerek çarpışmayla oluşacak enerjinin emilmesine yardımcı olacak. Çalışmayı yürüten ekip, yeni sistem ön camların, çarpışma etkisini yüzde 50 oranında azaltacağını belirtiyor.

Asrın Şiiri..

Yaşanılanları Kontrol-S ile kaydedip, Kontrol-Z ile geri yaşıyorum Ben sevdamı download edip masaüstüne alıyorum. En çokta ekranı kapladığın o anı özlüyorum Italik yürüyüşlüm, Bold bakışlı sevdiğim... Öyle bir halt yedim ki, sakın affetme beni Simge durumuna küçült, saatlerce beklet beni Tüm sistemlerimi çökert, Ziple sıkıştır ve parçala Alt F4 ile kapat, Shift ile değiştir beni Kedinin mousela oynadığı gibi oyna, Manzaralı mouse pedinde gezdir beni Yeni bir pencere açalım ve unutalım her şeyi Geri dönüşüm kutusuna gönderelim maziyi Kısa yol oluştur fazla bekletme bu seveni En çok Flash Animasyonlu halini özlüyorum PC görünüşlü, Mac duruşlu sevdiğim Kalpten kalbe bağlantım bağlantısı yapılır Kapanır kapılar, ağa oturum açılır Sevdamız monitöre saniyelerle yazılır Disconnect olursam beni yine arar mısın? Masaüstünde bulamazsan belgelerime bakar mısın? Yokluğunda erişim paketi teselli olmasa da Değişiklikleri kaydedip, yeniden bağlanır mısın?

gülelim eğlenelim

Ne münasebet Ablam evlenmeden önce saatlerce odamıza kapanır, sigara ve kahve ikilisi eşliğinde sırlarımızı dökerdik. Böyle anlardan birinde, kısık sesle "Müzik açalım mı? Babam yan odada, bizi dinliyor olabilir." dedim. Yan odadan gelen ve hala hatırladığımızda bizi kahkahalara boğan ses: "Ne dinleyecem sizi beee!" Yanlış telefon İşe giderken cep telefonumu evde unutmuşum, ama televizyon kumandasını almayı ihmal etmemişim. Çocuklar kimden? Annemle babam tartışıyor. Tartışma esnasında annemin kafası o kadar çok karışıyor ki, kendisini aldatmakla suçladığı babama "O çocuklar benden mi??" diyor! Zaten tartışma o anda bitiyor, gülmekten tabii. Nur topu İşyerinde küpe takan erkek arkadaşımıza babasından yorum: "Bir zamanlar nur topu gibi oğlum vardı; nuru gitti, topu kaldı!" Düz mantık Eğer bir sokakta yürüyorsanız ve camında ''Bu ev kiralıktır'' yazılı bir evin yanından geçip birkaç adım sonra önüne geldiğiniz bir başka evin camında ''Bu da'' yazısını görürseniz bilin ki Trabzon'dasınız. Toplamda Geçen gece nöbetteyken acile 3 yaşında, para yutmuş bir hasta geliyor. Babasına ne kadar yuttuğunu soruyoruz; "1 YTL" diyor. Yapılan tetkikler sonucunda bir adet 50 Kuruş ve iki adet 25 Kuruş tespit ediyoruz. Baba bir şekilde haklı olduğu için sadece aramızda gülüşerek konuyu kapatıyoruz. Helallik Tatile giden, hayat dolu yaşlı teyzemiz güya helalleşiyor. "Hadi çocuğum, hakkınızı helal edin, hayat bu; siz ölürsünüz ben göremem, veya siz kör olursunuz beni göremezsiniz..." Köpük köpük 8 yaşımdaki yeğenim "Dayı nasıl oluyor da renkli sabundan beyaz köpük çıkıyor?" diye sordu. "Dur bir düşüneyim." dedim, hala düşünüyorum... Araba sevdası Annem arabasını torpidosu için dantel örecek kadar çok seviyor. Geçenlerde arabayı çarpmış ve farı kırılmış. Babamın anlattığına göre trafik polisinin önünde "Yavrumun gözü çıktııııı!" diye ağladığı için polisler heyecanlanıp ambulans çağırmışlar. Hevesli Kardeşime araba kullanmayı öğretiyorum. Çok hevesli... Bana; "Abi çok kolay yaa, aynı bilgisayar oyunu gibi!" diyor. Cevabım; "Hııı... Ama tek canın var..." Potansiyel müşteri Kırmızı ışıkta durduğum anda yanımdan iki motosikletli ışık hızında ve tek tekerlek üzerinde geçti. Ben ağzım açık olayı izlerken yanıma yanaşan 112 ambulansından doktor camı açtı ve bana: ''Gördün mü bizim müşterileri... Hey maşallah!'' dedi. Un merakı Komşumuzun kızı ilk fırıncıya kaçtı. Geri geldi, 5 ay sonra un fabrikasının sahibine kaçtı. Bunlara annesinin yorumu; "Ben bu gızı una doyaramadım!" Sütün faydaları Sabah erken okula gidecek oğlumu uyandırmadan önce, kalkar kalkmaz içsin diye hazırladığım sütün bardak ebadını o kadar abartmışım ki, henüz uyanmaya çalışan, tek gözü açık oğlumdan gelen cümle: "İneğin kendisini getirseydin bari." Emniyet kemeri Nişantaşı-Kadıköy dolmuşu için bekliyoruz. Bir taksi geliyor dolmuş yerine. Ön koltuğa oturan kadın her normal insan gibi emniyet kemerini takıyor. Ancak şoför amcamız emniyet kemerinin iyice ortaya çıkardığı dekolteye bakmaktan yola bakamadığı için bir müddet düşünüyor ve içini çekerek kadına sesleniyor. "Abla, çıkar emniyet kemerini, böylesi daha emniyetli hepimiz için." Arabam çalındı 2 gece önce arabasını otoparkta unutup eve dolmuşla dönen ve sabah "Arabam çalındı!" diye ortalığı kasıp kavuran salak benim. Kayıp aranıyor Çok sevdiğimiz dedemi kalp krizi sonucu kaybettik. Sevilen bir esnaf olması sebebiyle cenazesine oldukça büyük bir kalabalık katıldı. Biz taziyeleri kabul ederken uzun süredir görmediğim bir arkadaşım beni gördü ve geldi. "Bu kalabalık da ne böyle?" diye sorunca gayet normal bir şekilde "Dedemi kaybettik." dedim. Cevabı beni o an bile krize sokmaya yetti: ''Bu kadar insan hala bulamadınız mı?'' Giyim kuşam Lacivert ceketi, gri pantolonu, kahverengi ayakkabısı ve siyah kemerini bir arada giyen babama annemin yorumu: "Toplama bilgisayar gibi olmuşsun!" Cadaloz kaynana İş arkadaşımın düğünündeyiz. Nikah kıyılıyor, imzalar atılıyor, gelin ve damadı tebrik etmek için ayağa kalkıldığında elektrikler kesiliyor. Biz hep beraber "Aaaa!" diye tepki gösterirken, arkadaşımın annesi oldukça yüksek sesle düşüncesini dile getiriyor. "Oğlumun daha ilk dakikadan hayatı karardı." Direksiyon eğitimi Sene 1993. Sevgilime (şu an karım olur kendileri) araba kullanmayı öğretiyorum. İzmir'in o zamanki halini bilenler bilir. Üçkuyular-Narlıdere yolu şimdiki gibi değil. Sakin... Stres olmasın, panik yapmasın diye çok karışmamaya çalışıyorum. Ayrıca çok sakin bir ses tonuyla konuşuyorum. Direğe 3 santim farkla geçiyor benim güzel sevgilim. "Direğe çok yakın geçtin hayatım." diyorum. Cevap "Hangi direğe?"

Köşe Yazısı ve Makaleler

Toprağın Sırları
“BİR GRAM toprak içerisinde milyonlarca mikrobik canlı yaşamaktadır. Bu canlılar olmasa idi, organik maddeler ayrışamayacaklarından, dünyanın yüzeyi ölü artıklar ile dolacak ve yaşanamaz bir hâl alacaktı.”Toprağı, sadece ufalanmış, öğütülmüş küçücük taş parçacıkları olarak düşünemeyiz. Başka bir ifadeyle iki üç taş parçasını alıp havanda dövsek de un hâline getirsek ‘toprak’ elde edemeyiz. Toprak bambaşka bir şey... Baksanıza, bir gram toprakta milyonlarca canlı kaynıyor. Çakıl taşını istediğiniz kadar ufalayın; hiç bir zaman canlı, bereketli, üretken toprağı elde edemezsiniz. O halde toprak, üniversitelerde okutulan tarifi ile bir ‘varlık’tır. Her çeşit bitki ve hayvanları besleyebilen ve içinde su ve hava da dahil organik, inorganik binlerce çeşit kimyevî madde barındıran bir örtüdür. Örnek olarak bakterileri ele alalım. Bakteriler tek hücreli canlılar olup, hayatın en küçük ve en basit üyeleridir. Bir grup topraktaki bakteri sayısı yüz milyona erişmekte olup, bir dekar arazi içinde 50 kg’a kadar ağırlığa sahip olabilirler. Milyonlarca canlı bakterinin toprak içinde elbette ki sayısız vazifeleri vardır. Toprağı beslemek, toprak maddesini bir kimya fabrikasındaki gibi işleyerek bitkilerin kökleri için ‘yem’ hazırlamak, nihayet her çeşit ölü artıkları ayrıştırarak yine toprağa kazandırmak, toprağın ‘canlılık’ vasıflarını korumak, tek hücrelilerin işidir. Toprakta protein ve azotlu bileşikleri ayrıştırarak amonyak yaparlar. Kükürt oksitleyiciler, demir oksitleyiciler, hidrojen bileşiklerine tesir ederler, küf mantarları, şapkalı mantarlar, bu tür bakteriler arasında sayılabilir. Latince isimlerini de sayarsak aktinomesitler ve algler gibi bitki menşeli bakteriler de toprak ana maddesini teşkil ederler. Ya küçücük hayvanî canlılar? Nematodlar, protozonlar, rotiferler... Bütün bu mikroskobik canlıların da ayrı ayrı vazifeleri ve hizmetleri var. Bunlardan rotiferlerin 50 kadar cinsi tespit edilmiştir. Toprakta başka canlılar yok mu? Hepsini mutlaka mikroskopta mı göreceğiz? Elbette ki hayır. İşte gözle görülenleri: Böcekler, böcek yiyenler, bin ayaklılar, tesbih böcekleri, toprakpireleri, yumuşakçalar, kırkayalar, örümcekler, solucanlar... Hepsini bir an için unutup yalnız solucanları ele alalım. Solucanların ölü organik artıklarla beslendiğini biliyoruz. Organik maddelerle birlikte mineral toprak tanelerini de yiyen solucanların sindirim sistemlerinden tekrar toprağa geçen dışkı maddesi son derecede faydalı bir gübre teşkil ediyor. Solucanlar üzerinde yapılan bir araştırmanın neticeleri: Solucanların dışkı maddesindeki faydalı maddeler, toprak yüzeyindeki faydalı maddelere nispetle çok zengindir. Meselâ solucanlar faydalı fosfor maddesini toprak üstündeki fosfora nispetle %40 oranında daha fazla üretebiliyorlar. Bu oran nitrojen için %38, karbon için %50’dir. Bu hayvanlar hiç doymak bilmeden devamlı olarak toprak yerler, vücutlarında bu toprağı ayrıştırırlar ve dışkı maddesi olarak yine toprağı beslerler. İdeal bir gübre cinsi üreten solucanlar üzerinde Trakya’da kahverengi orman topraklarında yapılan bir araştırmada (Prof.Dr.İlhan Akalan) bir dekar arazide tam 26.000 solucan tespit edilmiş ve ilkbahar mevsiminde bu solucanların 176 kg’lık dışkı bıraktıkları görülmüştür. Solucanlar yalnız gübre üretmekle kalmıyor, toprakta açtıkları deliklerle toprak drenajına ve havalanmasına da yardımcı oluyorlar. Toprağın ‘cansız’ maddesi üzerinde de biraz duralım: Toprakta her çeşit madde vardır. Demirden kurşuna, bakırdan alüminyuma kadar elementler, kömür, petrol gibi madenler, çeşitli mineraller, özetle yeryüzünde hangi madde varsa hepsi topraktan çıkmıştır demek yanlış olmayacaktır. Bunlardan sadece mineralleri ele alsak, uzun bir tablo elde ederiz. Mineral gruplarının temel türlerini şöyle sıralayalım: Amfiboller, piroksenler, mikolar, feldspatlar, silisyum dioksitler, demir oksitler, alüminyum oksitler, manganez oksitler, titan oksitler, karbonatlar, fosfatlar... Yalnız bir konuya dikkat çekmek gerekirse bütün canlıların kimyevî maddesinin aynen toprakta mevcut olduğunu belirtmeliyiz. Hatta isterseniz insan vücudunu ele alalım. İnsan vücudu et, kemik, sinir vs.den meydana gelir. Ve bütün bunların en küçük parçası da, bilindiği gibi, hücredir. Hücre, canlı organizmanın en küçük parçasıdır. Ancak hücre de kimyevî olarak atomlardan meydana gelmektedir. O halde hücre içindeki bir demir atomu ile, topraktaki demir atomu arasında hiçbir fark yoktur. İnsan vücudunun dörtte üçü sudur. Suyun kimyevî özelliği hücre içinde ne ise, yağmur suyundaki de odur. Topraktaki su da aynı sudur. Madde belki şekil değiştirir; katı olur, sıvı olur, buhar olur, ama atom dediğimiz ana ve asıl olan unsur aynıdır, değişmez. Toprakta ne varsa, bütün canlılarda aynı şeyler vardır. O halde canlı madde ile cansız maddenin özü aynıdır. Kemiklerimizdeki karbon, kanımızdaki su, beynimizdeki fosfor maddesi aynen toprakta da mevcuttur. Hani ne demişler: “Topraktan geldik, toprağa gideceğiz.” Ne kadar manâlı bir söz... Bedenimizin topraktan geldiğine şüphe yoktur ve bir gün toprağa gideceğinden de... Yaşayan bütün bitki ve hayvan türleri, öldüklerinde toprağa karışırlar ve onun bir parçası olarak dengede rol alırlar.

12 Mart 2009 Perşembe

Bu Belki Son Günündür.


Bu Belki Son Günündür.

Adam, telaşlı, öfkeli bir halde hanımına bağırıp, çağırıyordu. Babalarının sesini duyan iki çocuk ise yataklarından kalkıp salona gelmişti. Babalarının öfkesini görünce, korkmuş, sinmiş halde birer koltukta sessizce oturup kalmıştı. Adam, çocuklara, hanımın üzüntüsüne aldırmadan söylenip duruyordu; -Söyledim değil mi, söyledim. Bu gün toplantı olduğunu, açık mavi gömleği ütülemeni söyledim. “Kahverengi gömlekle gidiversen nolur!”muş. Bu gün sunum yapacağım, karamsar bir görüntü mü vereyim, dinleyenlerin içi kararsın, bu da projeye verecekleri oyu etkilesin! Bunu mu istiyorsun? -Tamam bey, bitti işte. Adam açık mavi göleği hışımla aldı; -Bitti, tabi bitti ama ben geç kaldıktan sonra bitmiş neye yarar. Hanımı çocukların korkmuş yüzlerine baktıktan sonra, yine eşini sakinleştirmeye çabaladı; -Dün bundan da geç çıkmıştın, vakit var, yetişirsin. -Anlamıyor ki, anlamıyor ki. Bu gün sunumu ben yapacağım. Herkesten önce gitmeliyim ki, gelecek önemli konuklara ‘Hoş geldi’ demeliyim. Adam bir sürü söz daha söylenerek, bağırarak çıktı, arabasını çalıştırıp uzaklaştı. Hanımı, direksiyon başında da öfke saçan eşinin halinden endişelendi, “Bir kaza yapmasa bari…” Eşi uzaklaşınca, çocuklarının yanına gidip sarıldı, rahatlatmaya çalıştı. -Madem erkenden kalktınız, hemen size sultanlara layık bir kahvaltı hazırlayıp getireceğim. Mutfağa geçti, zihnindeki huzursuzluğu dağıtmak için hemen neşeli müzikler çalan bir radyoyu açtı. Ocağa haşlamak için yumurta koydu, cezvede süt ısıtmaya başladı. Masaya zeytin, peynir, reçel koymayı da ihmal etmedi.
Biraz sonra çocuklarına seslendi
-Kahvaltınız hazııır!
Çocuklar kahvaltıya otururken, radyoda müziğin birden kesilmesi dikkatini çekti. Son dakika haberi anonsuyla, radyonun sesini biraz daha açtı. Radyo’da zincirleme bir kaza haberi vardı. Ayrıntılarla biraz sonra birlikte olacağız demişti spiker ama kazanın yerini söylediği andan itibaren o sandalyesine yığılıp kalmıştı. Spikerin bahsettiği kaza yeri, kocasının her gün işe giderken geçtiği dörtlü kavşaktı.
Eşinin bu kavşaktaki trafikten şikayetçi olduğunu, her sabah yoğun bir trafik olduğunu söyleyişi aklına geldi. “Geç kaldım diye acele edip acaba o da…” Aklına gelen düşünce içini daha da yaktı, hemen ayağa kalktı.
-Çocuklar, unutmayın ocağa yaklaşmak yasak. Kahvaltınızı yapıp salona geçin, oynayın. Benim acil bir yere uğramam gerek, kapıyı da kimseye açmayın tamam mı?
Çocukları uslu, söz dinler olduğu halde, çok kısa süreli de olsa evde yalnız bırakmak zorunda kalsa tekrar tekrar tembihte bulunurdu.
Sokağa çıkmak için üzerine bir şeyler aldı, cebine de bir taksi parası aldı. Kapıya yöneldiğinde kocasının bu kazada ölmüş olabileceği endişesiyle kabaran yüreğine daha fazla dayanamayıp, ağlamaya başlamıştı. Göz yaşlarını çocukları görmesin diye, açık olan mutfak kapısına sırtını dönmeye özen gösteriyordu. İçindeki acının kocasının ölmüş olma ihtimali kadar, giderken kendisini kırması ve çocuklarının önünde bağırıp çağırmasından da kaynaklandığını anladı. Oysa her zaman böyle öfkeli değildi.
-Eğer ölürse, çocuklarım babalarını, son gördükleri haliyle mi hatırlayacak? Kalp kıran, öfkeli bir baba olarak mı kalacak akıllarında?
Kapıdan çıkarken, çocuklarına bir kez daha seslenecekti ama artık akan gözyaşları saklanamayacak haldeydi. Hemen kapıyı açıp dışarı çıkmak için hamle yaptı ama karşısında kapıya doğru adım atmakta olan kocası vardı.
Adam, bir an karısının ıslak yanaklarına baktı; “Haberleri mi dinledin?” diye sordu. Hanımı, konuşamadan sadece başıyla onayladı. Adam, önce sarıldı, sonra eşinin yanaklarını sildi.Hanımı zorlukla sordu;
-Hani önemli bir toplantına geç kalmıştın, niye döndün?
-Kaza benim hemen yakınımda oldu. O anda toplantıdan daha önemli bir şeyi unuttuğumu hatırladım. Eğer o kazada ölseydim…
O anda çocuklar da yanlarına gelmiş, babalarının yine öfkeli olabileceğini düşünerek, annelerinin yanında durmuştu. Adam, bütün içten, samimi gülümsemesiyle çocuklarını yanına çağırdı, boyunlarına sarıldı, yanaklarından öptü.
-Ben bu gün büyük bir hata yaptım ve evden çıkarken, sizleri ne kadar sevdiğimi söylemeyi unuttum. Böyle önemli bir şey unutulur mu hiç. Ne yapalım, ben de geri döndüm.

10 Mart 2009 Salı

istanbul meşur isimleri anlamları ve aldığı yer

Bebek


Semtin isminin nereden geldiği konusunda iki rivayet bulunuyor. Bunlardan ilki, Fatih Sultan Mehmet'in bölgeyi koruması için gönderdiği bölükbaşının Bebek lakaplı olması. Diğeri ise padişahın semtteki bahçesinde gezerken yılan görüp korkan şehzadesine bebek demesi ve bundan sonra bahçesinin bebek bahçesi olarak anılması
Bakırköy
Bizanslıların 'Makri Hori' dedikleri semt, 14. yüzyılda Osmanlıların eline geçince 'Makriköy' adını aldı. 1925'te ulusal sınırlar içindeki yabancı kökenli adların değiştirilmesi sırasında Atatürk'ün isteğiyle semt Bakırköy adını aldı.
Taksim
Osmanlı zamanında sucuların; suyu, halka taksim ettikleri yer, Taksim olarak anılmaya başlandı.
Beyoğlu
Semtin isminin nerden geldiği konusunda çeşitli rivayetler bulunuyor. Bunlardan ilkine göre, Islamiyet'i kabul edip burada oturmaya başlayan Pontus Prensinden adını alıyor semt. Diğerine göreyse, 'Bey Oğlu' diye anılan Venedik Prensinin burada oturmasından geliyor semtin adı. Son bir rivayet de, burada oturan Venedik elçisine, yazışmalarda, "Beyoğlu" diye hitap edilmesinden semtin bu adla anıldığını söylüyor.
Bostancı
Semt, adını eskiden her türlü meyve ve sebzenin yetiştirildiği bostanlardan biri olmasından alıyor.
Aksaray
Fatih'in sadrazamı Ishak Paşa, Iç Anadolu Bölgesi'ndeki Aksaray'ı ele geçirdikten sonra orada yaşayan bölge insanlarını bugünkü Aksaray semtinin bulunduğu yere gönderir. Aksaraylılar da semte adlarını verirler
Üsküdar
Bizans devrinde, Skutari denilen asker kışlaları, şehrin bu yakasında yer aldığı için semt Skutarion diye anılıyordu. Bu isim zamanla Üsküdar'a dönüştü.
Şişli
Şiş yapımıyla uğraşan ve Şişçiler diye anılan bir ailenin burada bir konağı olduğu ve 'Şişçilerin Konağı'nın zamanla değişikliğe uğrayarak 'Şişlilerin Konağı' hâline gelmesiyle semtin adının Şişli olarak kaldığı anlatılıyor.
Şaşkınbakkal
Henüz yerleşimin olmadığı dönemlerde yaz günleri denizden yararlanmak için bölgeye gelenlere bir bakkal dükkânı açıldığını görenler, burada iş yapılmayacağını düşünerek bakkala "şaşkın bakkal" yakıştırması yaptılar. Bundan sonra da semt Şaşkınbakkal olarak anılmaya başlandı

En çok merak edilen nedenler ve sorular


Soğan neden ağlatır? Kesilen soğanın dokusu alinaz enzimi salgılar. Bu enzim sülfoksitleri sülfenik aside çevirir. Bu asitler kendiliğinden yeniden şekillenir ve gözyaşlarının oluşmasını sağlayan sin-propanetiyal-S-oksit meydana gelir. Bu, yaklaşık otuz saniye sürer ve kimyasal etkisini beş dakika içinde kaybeder. Gözün ön tabakasında yer alan kornea, dışarıdan gelecek fiziksel ve kimyasal etkilere karşı gözü korur. Bu amaçla kornea üzerinde yüksek duyarlılıkta sinirler bulunur. Korneada ayrıca, gözyaşı bezlerini harekete geçirecek algılayıcılar da vardır. Serbest sinir uçları sin-propanetiyal-S-oksiti algıladıklarında, sinir sistemi harekete geçer ve gözyaşı bezinden salgılanan sıvı ile zararlı madde korneadan temizlenir. Soğanın bu etkisini ortadan kaldırmak için, soymadan önce soğanı ısıtabilir ve enzim aktivitesini bozarak gözlerimizin yaşarmasını engelleyebiliriz. Sabunun dış kısmı daima temiz midir? Kesinlikle hayır. Kullanıldıktan sonra sabunun dış yüzeyinde su,köpük ve kir kalır.Su ve köpük kurur ama kir ordadır. Solak insanlar daha detaylı mı düşünür? Hayır, sağ el ya da sol elini kullananlar arasında böyle bir yetenek farklılığı olduğunu öne süren bir çalışma yoktur. Kafanızın büyüklüğü IQ'nuzu etkiler mi? Hayır. 1998'de yapılan bir çalışma kafanın büyüklüğüyle beynin büyüklüğü arasında bir bağlantı olduğu sonucunu ortaya çıkarmıştır fakat, IQ'nun boyutla bir ilgisi yoktur en azından genç ve sağlıklı yetişkinlerde. Burnunuzu çarptığınızda neden gözleriniz yaşarır? Burun yumuşak ve hassastır ve geniz yolu gözlere gözyaşı kanalı ile bağlıdır.Normalde bu lakrimal sıvı(gözyaşı) burun yoluyla drenaj sağlar. Ama burunda toplanan bu sıvı yeterli olduğunda burunun akışı normal boşaltma yolunu engelleyebilir gidecek hiçbir yeri olmadağı için gözyaşları akar

Süper Loto'yu tuturmanın garanti yöntemi

26 milyon lira ve 2 bin 242 kişilik ekibiniz varsa, ikramiye sizin! Personeliniz ve 4 gün 24 saat çalışır, 63 adet de ’Süper Loto’ işlem makinesi bulursanız ’6 şanslı rakamı’ garantilediniz demek.
Türkiye’yi yaklaşık 50 milyon TL ikramiyesi ile ’Süper Loto’çılgınlığı sardı. İşte bu baş döndüren ikramiye, Türkiye’deki milyonlarca kişiye ’ya bana çıkarsa’hayalleri gördürüyor. Peki milyoner olmak için kurulan hayaller çok mu uzak? İşte bu soruların cevabı matematiğin alanına giriyor.
İhtimaller hesabı yapıldığında Süper Loto’da ’şanslı 6 rakamı’bulmak için toplam 25 milyon 827 bin 165 kolon oynamak gerekiyor. Bir kolon 1 TL olduğuna göre toplam 25 milyon 827 bin 165’lik; bütçe gerekiyor. Ama burada ufak bir detay ön plana çıkıyor. Bu kadar masraf yaptıktan sonra yatırdığınız parayı bile kurtaramayabilirsiniz. 34 milyon 150 bin bu haftaya devretti ve ikramiyenin yaklaşık 50 milyon olacağı tahmin ediliyor. 26 milyon harcayıp 50 milyon kazanmak mantıklı. Ama eğer iki kişi bilirse maliyeti kurtaramıyorsunuz. Çünkü 50 milyon ikiye bölünecek ve siz 25 milyon TL alacaksınız. Bu durumda bile 1 milyon TL zarardasınız.
Kupon doldurmak zor
Diyelim ki; 26 milyon bütçeniz var ve 50 milyon YTL kazanmak ve paranızı ikiye katlamak istiyorsunuz. Süper Loto’da 6 kolon bulunuyor. Bu noktada toplam 4 milyon 304 bin 528 kupona ihtiyacımız olacak. hızlı bir işaretleme ile bir kolon yaklaşık 15 saniyede doldurulabiliyor. Bir kuponda 6 kolon olduğuna göre bir kupon da yaklaşık 1.5 dakikada doldurulabilir. Büyük ikramiyeyi bulmak için 4 milyon 304 bin 528 kupon doldurmak zorunda olduğumuzdan bu da yaklaşık 6 milyon 456 bin 792 dakikaya ihtiyacımız olduğunu ortaya çıkartır. Bu da 107 bin 613 saat ve yaklaşık 4 bin 484 güne denk gelir. Oysa çekiliş bu perşembe yapılacak. İşte bu noktada ortaya dev kadro ihtiyacı çıkıyor. Pazartesi gününden itibaren perşembe gününe kadar kupon doldurma işlemi yapmayı planlarsak önümüzde 3 gün var demektir. Buna göre 1.5 dakikada bir kupon doldurmak için yaklaşık iki bin 242 kişiye ihtiyaç var. Bu ekip ise vardiyeli çalışacak. Ekibin yarısı 12 saat, yarısı da 12 saat olmak üzere. İşte bu şartlar altında perşembe gününe bütün kolonlar yetiştirilmiş olur. Süper Loto bayinin 24 saat aralıksız çalıştığını varsayalım. 5 saniyede bir kupon işlendiğini düşünürsek 24 saatte 17 bin 280 kupon girilebilir. Oysa bizim elimizde 4 milyon 304 bin 528 kupon bulunuyor. Bu da yaklaşık 63 makine 24 saat aralıksız çalışırsa bu kuponların sisteme gireceğini gösterir.
(Vatan)

Yeni bir Dünyanın umudu gelecek mi??

Amerikan Havacılık ve Uzay Kurumu (NASA), Güneş Sistemi dışında Dünya'ya benzer ve yaşanabilir gezegenler arayışları çerçevesinde, Kepler adlı uzay aracını cumartesi günü fırlatacak.
NASA'nın Kepler projesi yetkilileri, 1,03 ton ağırlığındaki Kepler uzay aracının bir Delta 2 füzesiyle 7 Mart Cumartesi TSİ 05:49'da Florida'daki Cape Canaveral Uzay Üssü'nden fırlatılacağını belirtti.
NASA'nın Astrofizik Bölümü Direktörü Jon Morse, Güneş'in yörüngesine yerleşecek Kepler'in Dünya benzeri koşulların bulunabileceği gezegenlerin bulunması ve incelenmesi çabalarında ilk ve çok önemli bir proje olduğunu belirterek, "gezegen avcısı Kepler" uzay aracına Samanyolu galaksisinde Dünya ölçütlerindeki gezegenlerin ne kadar sık olabileceğini anlamada büyük görev düştüğünü söyledi.
Samanyolu galaksisinin Cygnus-Lyra bölgesinde 3,5 yıl boyunca 100 binden fazla Güneş benzeri yıldızı inceleyecek olan Kepler'in yıldızlardan çeşitli uzaklıklarda Dünya ölçülerinde veya daha büyük yüzlerce gezegen bulması bekleniyor.
Kepler, şimdiye dek uzayda en gelişmiş (95 megapiksel) kamera sistemine sahip.Avrupalı astronomlar geçen ay, Güneş Sistemi dışındaki en küçük Dünya benzeri kayalık gezegeni gözlemlediklerini açıklamıştı.
Avrupa Uzay Ajansı'ndan (ESA) yapılan açıklamada, Aralık 2006'da yörüngeye fırlatılan COROT uydu teleskobuyla yapılan keşifte gözlemlenen dış gezegenin (exoplanet) Dünya'nın iki katı kadar büyükte ve Güneş benzeri bir yıldızın etrafında döndüğü belirtilmişti.
Bu mini kayalık gezegenin yüzey sıcaklığının çok yüksek, yaklaşık 1100 santigrat derece olduğunu belirten bilim adamları, gezegenin büyük olasılıkla lav veya su buharıyla kaplı olduğuna işaret etmişti.
Astronomlar, yine de Dünya ölçülerine sahip gezegenlerin çok ender olduğuna işaret ediyor. Kepler projesinin maliyeti 600 milyon doları buluyor.
NASA, ayrıca uzayın keşfine kamuoyu katılımını arttırmak amacıyla, Kepler uzay aracıyla uzaya milyonlarca isim gönderiyor.
(aa)

9 Mart 2009 Pazartesi

2008 deki internetteki marketlerin dağılımı

eMarketer verilerine göre 2008 sonu itibariyle Amerika ‘da kullanıcılar tarafından oluşturulan içerik sayısı 82 milyona ulaşmış.
Yukarıdaki tabloda da görebileceğiniz gibi 82 milyonun açılımı ise şöyle :
Sosyal Ağlar = 71.3 milyon içerik
Bloglar =21.2 milyon içerik
Video =15.4 milyon içerik
Diğer = 11.6 milyon içerik
Bu veriler Amerika için. Maalesef Türkiye için bu tür verileri toplama analiz ve etme şansımız yok. Bizde elimizdeki ile yetinip Amerika verilerini değerlendirmeliyiz.
Kullanıcılar tarafından oluşturulan içerik = Web 2.0 ın hammaddesidir.
Bunun açılımı ve değişim oranları ve dağılımı da web 2.0 da trendleri verir bize.
Sonuçta web 2.0 denen akımda 3 ana başlık sosyal ağlar, bloglar ve video.
Bunlardan da en popüler olanı ise açık ara ile sosyal ağlar.
Sosyal ağlar önümüzdeki en az 5 yıl daha popülerliğini katlanarak arttıracak diyebiliriz

4 Mart 2009 Çarşamba

HP’den Yeni Netbook

HP, yeni bir netbook piyasaya sürüyor. Compaq Mini 701EG isimli model, önceki ürün gibi VIA işlemcilerini de kullanmıyor. Fiyat ve teknik özellikler burada.
HP, daha önce ürettiği netbook ürününde VIA’nın işlemci ve yongalarına yer vermişti ve bu konuda bir miktar olumsuz eleştiri de almıştı. Şu sıralarda yeni netbook ürününü hazırlayan HP, Compaq Mini 701EG isimli bu modelde diğerlerinin yaptığı gibi yaparak Intel’in Atom işlemcisini tercih etmiş durumda. Ayrıca yonga seti olarak da alışıldık GMA945 kullanılıyor. Dolayısıyla VIA işlemcili modele göre performans açısından daha iyi olacağını söyleyebiliriz. Ayrıca 60 GB depolama alanı ve 1 GB DDR2 bellek de bu bilgisayarın içinde mevcut.



Fiyatı Ne Kadar?
Yalnız bu netbook’un fiyatı biraz tuzlu diyebiliriz. Netbook’ların aslında ucuz ve hafif olması beklenirken yavaş yavaş pahalı ve hafif ürünlerin yerlerini, her ne kadar fiyatları nispeten çok düşük olsa da, almaya başladılar. 400 Euro + KDV‘lik bir fiyat etiketiyle Avrupa’da boy gösteren 701EG, çık görüntüsüyle dikkatleri üzerine toplasa da çok ekonomik sayılmaz.


GMAİL’DE PDF GÖRÜNTÜLEYİN…



-postanıza gelen PDF eklentilerini açmak için her seferinde Adobe Reader ya da Foxit’i açmak istemiyor musunuz? Google size bir güzellik yaptı.
Google’ın e-posta servisi, bugüne kadar posta kutunuzdaki PDF eklentilerini açmak için önce HTML’e dönüştürme işlemi gerçekleştirerek, görselleri ayıklayıp PDF dosyasının orijinalliğini bozuyordu. Ancak bundan böyle Gmail hesabınıza gelen e-postalardaki PDF eklentilerini doğrudan Google Docs’un PDF görüntüleyicisi ile açabileceksiniz. Aynı araç ile yakınlaştırma ve ilk 100 sayfa içerisinde arama da yapabildiğiniz yeni özellik, e-postalarında sık sık PDF eklentileri ile karşılaşanların hayli hoşuna gidecektir.

Nikon D3x Resmen Duyuruldu



Uzunca bir süredir fotoğraf meraklılarının gündeminde olan 24.5MP çözünürlüklü dijital tek mercek ayna (D-SLR) makinesi resmen duyuruldu.
Nikon’un amiral gemisi D3’ün güncellemesi olarak pazara duyurulan D-SLR fotoğraf makinesi D3x, Sony Alpha 900 ve Canon EOS 1Ds Mark III ile aynı kulvarda koşacak.
24.5MP (6048×4032 piksel çözünürlükte) görüntü yakalamaya olanak tanıyan CMOS sensöre sahip D3x, bu şekilde selefi olan D3’ten iki kat daha yoğun fotoğraf çekmeye olanak tanıyor.
D3’de bulunan renk derinliğini 14-bit’ten 16-bit’e çıkaran D3x, aynı zamanda 16MB boyutta çiğ (RAW) formatlı fotoğraf çekebiliyor. Sensör çözünürlüğünün artmasıyla D3’te saniyede 9 kare olan ardışık fotoğraf çekme fonksiyonu saniyede 5 kareye düşen D3x, aynı zamanda ışık hassasiyetini de aynı nedenle bir nebze kaybediyor.
Genel çalışma ortamında 100 ile 3200 ISO hassasiyetine sahip olan makinanın azami ISO hassasiyeti 50 ile 6400 değeri arasında bulunuyor.
Kamera 0.12 saniyede çekime hazır hale gelirken, 51 odaklanma noktası, çift CompactFlash kart yuvası gibi özelliklere sahip. Ürünün sadece gövde olarak (mercek dahil olmadan) 7,995 dolar fiyatla bu ay içinde satışa çıkması bekleniyor. (NTVMSNBC)

Balıkesir'de deprem

Balıkesir'de hafif şiddetli deprem meydana geldi. Depremlerle ilgili herhangi bir can ve mal kaybı yaşanmadı.Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü'nden verilen bilgiye göre, saat 12.47'de merkez üssü Balıkesir'in Şamlı beldesi olan 3.6 büyüklüğünde hafif şiddetli deprem meydana geldi.Yerdeki derinliği 12.5 km. olan depremin ardından saat 13.19 ve 15.10'da merkez üssü Bigadiç ilçesi olan 2.9 ve 2.8. büyüklüğünde iki ayrı deprem, saat 16.02'de ise merkez üssü Dursunbey Kireç köyü olan 2.7 büyüklüğünde deprem meydana geldi.Balıkesir'de yaklaşık birer saat arayla meydana gelen 3 depremden hemen önce Marmara Denizi'nde derinliği 8.7 km olan 2.7 ve sabah saatlerinde de Akdeniz'de 3.7 büyüklüğünde hafif şiddetli depremler meydana geldi.

17 Şubat 2009 Salı


Papa Benediktus İsrail'i ziyaret edecek!

Katolik dünyasının ruhani lideri Papa 16. Benediktus, Mayıs ayında İsrail'i ziyaret edecek.

İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Bakanlar Kurulu toplantısı sırasında, Mayıs ayında ülkenin özel bir konuğu ağırlayacağını belirtti ve Papaya bu ziyareti sırasında ülkenin çeşitli bölgelerinde Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in eşlik edeceğini söyledi.
Başbakanlığın da Papanın ziyaretinin tüm organizasyonunu üsteleneceğini bildiren Olmert, ziyaret hakkında kesin tarih vermedi.
Olmert, Papanın ziyaretiyle ilgili organizasyonun tüm sorumluluğunu Başbakan Yardımcısı Haim Ramon'un üstlenmesini istedi.
İsrail Başbakanı, Papa'nın Kutsal Yerleri ziyaretinin her zaman olağanüstü önemde bir olay olduğunu belirterek, geçen seferki ziyaretin çok başarlı bir şekilde gerçekleştiğini ve bu kez de öyle olacağını umduklarını belirtti.
Google elektrik faturasını indiriyor!


Artık, 'Google yakında yemek pişirmeye de başlayacak' deseler inanacağız. Bu yeni hizmetiyle eletrik faturanız yüzde 15 iniyor.

Google’ın son zamanlarda ardı arkası kesilmeyen hizmetlerine yenilerini eklemeye devam ediyor. Fakat bu sefer ki hizmeti interneti ile ilgili değil. Google bundan sonra evinizde veya işinizde ne kadar elektrik harcadığınızı hesaplayacak ve faturalarınızı düşürmeye yardım edecek.

HANGİ ALET NE KADAR HARCIYOR, GOOGLE BİLİYOR


Hürriyet.com.tr'nin haberine göre; Google resmi sitesinde duyurulan ve şu an deneme safhasında olan “Enerji Bilgi Sistemi” evinizde bir ayda ne kadar elektrik harcadığınızın, hangi cihazın ne kadar elektrik tükettiğini size grafiklerle beraber sunacak. Sizde bu veriler ışığında elektrik tüketimini düzenleyip tasarruf yapabileceksiniz. Site yapılan açıklamada göre deneme aşamasında olan bu sistemi kullanan kullanıcılar bir senede elektrik faturalarında %15 oranında tasarruf sağladı.

BUNUN İÇİN YAZILIM GELİŞTİRDİ

Tabii ki Google gelip bu verileri evinizden almayacak. Google’ın geliştirdiği bir yazılımı bilgisayarınıza indirip, evinizin elektrik tüketimi ile ilgili verileri bu yazılıma gireceksiniz. Ardından gerekli web sayfasına girerek tablolar halinde hangi cihazın ne kadar elektrik harcadığını görebileceksiniz. Bu sayede hangi cihazın ne kadar sürede, ne kadar elektrik harcadığını görebilecek ve bu verilere göre gerekli ayarlamalarınızı yapabileceksiniz.Sistemin ne zaman hizmete başlayacağı ve hangi dillerde hizmet vereceği belirtilmedi.
Plazmanın 1 taksidi 6 bin TL


Bursa'da bir elektronik eşya mağazasında 149 bin 999 TL'den satışa sunulan dev plazma vatandaşların ilgisini çekiyor.


Asgari ücretli bir işçinin yaklaşık 23 yıllık aylığı tutarındaki televizyon için 24 ay taksit imkanı sağlanırken, 6 bin 250 TL tutarındaki taksitler, 12 asgari ücretli işçinin toplam aylığına denk geliyor.


Mağazanın ses ve görüntü bölümü takım lideri Nurkan Taşlıca, dünyanın en büyük full HD plazması olduğu bildirilen televizyonun en büyük özelliğinin 261 santimetrelik ekran boyutu olduğunu söyledi.

Dev plazma televizyona 24 ay taksitle sahip olmak isteyenler aylık 6 bin 250 TL ödemek zorunda.
Sonunda düşünceler okundu!
Bilim bu noktayı da gördü. Bilim adamları düşünceyi okumayı başardı...

Kanada'nın en büyük çocuk rehabilitasyon hastanesinde çalışan bilim adamları çok ilginç bir icat. Bilim adamları geliştirdikleri özel bir teknik sayesinde insanların zihnini okuyabiliyorlar.
Bunu yapmak içinse kızıl ötesi ışınları kullanıyor ve beyin aktivitelerini izliyorlar. Beynin ön bölümüne yansıtılan kızıl ötesi ışın, beyin bir tercih yaptığı zaman, tercihinin ne yönde olduğunu sadece topladığı verilere bakarak söyleyebiliyor. Yani bir anlamda beyin okuma işlemi gerçekleştiriliyor.
BİLİM ADAMLARI CEVAPLARI KAFALARINDAN OKUDU

Konuyla ilgili testler henüz devam ediyor fakat testlerde %80 oranında başarı sağlanmış olması Kanadalı bilim adamlarını doğru yolda olduğunun bir göstergesi. İlk testler deneklerin önüne iki farklı içecek konularak başladı. Deneklere tercih ettikleri içecek soruldu ve onlar yanıt vermeden bilim adamları hangisini seçeceklerini zaten biliyorlardı.
Bu teknik, özellikle konuşma engelli çocukların iletişim kurabilmelerini sağlamak amacıyla geliştirildi fakat devletlerin farklı amaçlarla bu tekniğe sahip olmak için can atacağını tahmin etmek zor değil.
Türk hackerlar ABD'ye el attı

Türk hacker timi Ayyıldız, bu kez Amerika'da bir okulun bilgisayarını sabote etti... Korsanların bunu niye yaptıkları bilinmiyor.

ABD'nin Louisiana eyaletindeki St. Tammany'de bir okulun internet sitesi, Türk bilgisayar korsanları tarafından sabote edildi.Okul yetkilileri, kendilerini "Ayyıldız" olarak tanıtan bilgisayar korsanlarının, internet sitesinin giriş sayfasını kısa bir süre için sabote ettiğini söylediler.Bilgisayar korsanlarının, giriş sayfasının yerine yerleştirdikleri mesaj hakkında bilgi vermeyen yetkililer, sistem güvenliğinin artırıldığını belirttiler.Bilgisayar korsanlarının, internet sitesinde yer alan okul kayıtlarına ve şahsi bilgilere ulaşma olanağı bulamadıkları kaydedildi.



EBRU'YA AĞIR CEZA!


Modacı Ebru Yener'in Ceza Tutkusu Pahalıya Patladı...





MODACI EBRU YENER'İN CEZA TUTKUSU PAHALIYA PATLADI...
Yeni koleksiyonu için eve kapanan Yener, çizim yaparken Ceza'nın şarkılarını dinliyormuş.Gece geç saatlere kadar Ceza'nın şarkılarıyla çizim yapan Yener'in komşuları şikayetçi olunca, Tarabya'da bir eve taşınmış.